"Hodgâm insan bilmediği şeye düşman olduğu gibi eli yetişmediği şeye de zıttır." denilmekte ve kâfirlerin Allah’ın düşmanı olduğu bununla izah edilmektedir. Bu genel bir kaide midir? Meselâ, şeytan Allah’ı biliyorken inkâr ve muhalefet etmiş?
Değerli Kardeşimiz;
Hodgâm; kendini beğenmiş, bencil demektir. Kendini beğenerek sürekli ene (ben) demek, ente (sen) demeye en büyük engeldir. Otuzuncu Söz'de bu mana bütün tafsilatıyla izah edilmiştir.
Kendine güvenen, kendini gören insan şahsî ilmiyle erişemediği hakikatleri kabullenmek istemediği gibi, yine şahsî kuvvetiyle elde edemediği şeylere de zıt düşer, düşman olur.
Mü’min insan, kendisini kul ve kendindeki bütün maddî ve manevî sermayeyi de Allah’ın ihsanı bilir. Her türlü muvaffakiyet için kendine düşen vazifeyi noksansız yerine getirdikten sonra Allah’a tevekkül eder. Çıkacak her türlü neticeyi de rıza ile karşılamakla dünyada huzur ve rahat bulur. Üstad'ın ifade ettiği gibi, “İmanı ona bir emniyet-i tâmme verir.”
Kâfir bu emniyet ve huzurdan mahrumdur. Ölümü hiçlik karanlığı bildiği ve âhirete inanmadığı için teselliyi “gaflette, sefahatta ve iman cephesine düşman olmakta” bulur. Kâfirler Allah’a inanmadıklarına göre onların Allah’a düşman olmalarını, imana ve İslâma düşmanlık şeklinde anlamak gerekir.
Üstadımız bu konuda,
"İ’lem eyyühe’l-aziz! Kâfirlerin Müslümanlara ve ehl-i Kur’ân’a düşman olmaları, küfrün iktizâsındandır. Çünkü, küfür imana zıttır. Maahaza, Kur’ân, kâfirleri ve âbâ ve ecdatlarını idam-ı ebedi ile mahkûm etmiştir. Binaenaleyh, Müslümanlarla ülfet ve muhabbetleri mümkün olmayan kâfirlere muhabbet boşa gidiyor. Onların muhabbetiyle karşılaşılamaz. Onlardan medet beklenilemez."(1)
diyerek, kafirlerin Müslümanlara düşman olmalarını ortaya koymaktadır.
Şeytanın inkâr meselesine gelince; bilgisizlik “düşmanlığın tek sebebi” değildir. Kin, haset, kıskançlık, kibir gibi daha nice düşmanlık kaynağı vardır. Şeytanın Allah’a düşman olması kibirden kaynaklanmıştır. Kendisinin ateşten yaratılmasını delil göstererek, topraktan yaratılan Hz. Âdem’e secde etmeyeceğini ilan etmiş ve isyan yolunu tutmuştur.
Toplumumuzda, onun vesvesesine kapılan yahut yolunda giden birçok insanın bilerek nice hatalar işledikleri bir vâkıadır. Bir tek misal verelim: Helal kazancın iyi, hırsızlığın ise kötü olduğunu bilmeyen yoktur. Bir kişi hırsızlık yapıyorsa, bilgisizliğinden değil, nefsine tâbi olduğundan, âhireti ve hesap gününü dikkate almadığından yapmaktadır.
(1) bk. Mesnevi-i Nuriye, Hubab.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
"Çünkü daimî bir cemâl ise, zâil bir müştaka razı olamaz. Zira, dönmemek üzere zevâle mahkûm olan bir seyirci, zevâlin tasavvuruyla muhabbeti adavete döner. Hayreti istihfafa, hürmeti tahkire meyleder. Çünkü, hodgâm insan, bilmediği şeye düşman olduğu gibi, yetişmediği şeye de zıttır. Halbuki, nihayetsiz bir muhabbet, hadsiz bir şevk ve istihsan ile mukabeleye lâyık olan bir cemâle karşı zımnen bir adavet ve kin ve inkâr ile mukabele eder. İşte, kâfir, Allah’ın düşmanı olduğunun sırrı bundan anlaşılıyor."
Kafirin inkar etmesi ve düşman olması ile 'daimi bir cemalin zail bir müştaka razı olamaz' ilgisini kuramadım. Çünkü burada zail bir müştak kişi,iştiyak duyan kişidir.
Halbuki kafir iştiyak duymuyor, direkt reddediyor?
"kafir ölümü yokluk gördüğü için Allah'a düşman olup ondan nefret ediyor. "
Ama Allah ahireti getireceğim diyor. Ölümü yokluk olarak gören biri Allaha inanmazki Allaha düşman olsun?
Özünde Allah düşmanlığı olan bir fikir, Allahı yok sayıyor olamaz. Halbuki ateizm Allahı yok sayıyor. Ateizm, sadece inkar değil o zaman. O inkar, kuru kuruya reddetmek değil. O reddetmenin içinde Allaha düşmanlık var. Reddeden kayıtsız kalır. Kayıtsız kalan ateistler var mı bilemiyorum ama bazılarının insanî sınırlara saygılı olduğunu tahmin ediyorum.
Bazıları ise dine düşman. Başörtüsü yasağı getirenler malum.Bu düşmanlık sadece ateistliğini doğru görmekten kaynaklanmıyor. Demekki vicdanlarını yakan bir şey var.
Aslında Allaha düşman olmaları dahi, Allahın varlığını kabul etmek olur. Ama inanç olarak değil düşmanlık olarak taşıyorlar.