HÜSN-Ü KÜLLİ

İlâhî san’atların en seçkin özelliklerinden birisi, hüsn-ü küllîye sahip olmalarıdır. Cenab-ı Hak, yarattığı her şeyde en mükemmel tarzı, en ideal boyutları, en maslahatlı şekilleri irade etmiştir.

“Şimdi çevir gözünü, bir kusur bulabilir misin? Sonra gözünü bir daha, bir daha çevir. Sonunda göz, yorgun, bitkin bir şekilde sana geri dönecektir.” ayeti, bir yönüyle hüsn-ü külliye dikkat çeker. (Mülk, 3-4)

Buradaki göz, her ferdin gözü olabileceği gibi, insanlığın gözleri durumunda olan fenler de olabilir. Zira tek başına fert, kainattaki hüsn-ü külliyi bütünüyle görebilecek durumda değildir. Hatta, fert kendince bazı kusurlar da görebilir. Fakat fenlerin gözüyle bakınca, en küçük bir canlıdan en büyük galaksilere varıncaya kadar görülen muhteşem nizam, insanlığa hüsn-ü külliyi gösterecektir.

Hüsn-ü küllînin en büyük delili ve aynası insanın bizzat kendisidir. İnsan, saçından tırnağına, aklından hafızasına kadar her şeyiyle bir hüsn-ü küllî göstermektedir.

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yükleniyor...