"İbadet, tevekkül, tevhid, teslim ne kadar azim bir kâr bir saadet, bir nimet olduğunu bütün bütün kör olmayan görür, derk eder.” Bu bazen yanlış yorumlanıyor ve tembelliği, ataleti ve sefaleti netice veriyormuş gibi gösteriliyor?
Değerli Kardeşimiz;
"Tertib-i mebâdide tevekkül, tembelliktir. Terettüb-ü netice noktasındaki tefviz, tevekkül-ü şer'îdir."(1)
Mebadi, “mebde”nin çoğuludur; başlangıçta yapılması gereken işleri ifade eder. Bunların tamamı eksiksiz icra edilmelidir. Bunları terk etmek tevekkül değil, tembelliktir. Gerekli bütün şartları yerine getirdikten sonra, sonucu, sabırsızlanmadan, hırs göstermeden beklemek ve rıza ile karşılamak ise tevekkül-ü şer’idir, yani İslam’ın emrettiği tevekküldür. Böyle bir tevekkül insanı tembelliğe değil, çalışmaya sevk eder; ümitsizliğin kapısını kapatır. “Ben görevimi yaptım, sonuca karışmam, çünkü netice Allah'ın işidir. Onu vekil yapıyorum.” der ve çalışmalarını başka bir mecrada yine devam ettirir.
İnşirah Sûresinde Resul-i Ekrem Efendimize (asm) yapılan;
“O halde (işini bitirip) boş kaldın mı (hemen başka bir işe) sarıl. Ve ancak Rabbine yönel.” (İnşirah, 94/7-8)
hitabı, O’nun her ümmeti için de geçerlidir.
Tevekkül etmeyen kişinin de aciz bir kul olarak, kendine düşen görevi yaptıktan sonra beklemekten başka bir çaresi yoktur. Ancak bu sabırsız ve tevekkülsüz bekleyiş ve sonuç hakkında olumsuz ihtimalleri sıralayıp düşünmek insanı rahatsız etmekten öte bir fayda sağlamaz.
(1) bk. Sözler, Lemeat.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü