"İkinci Vazifesi: Hilafeti Muhammediye (asm) ünvanıyla Şeairi İslamiyeyi ihya etmektir." cümlesini ve "Şeairi İslamiye"yi özellikle izah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Şeair" âdetler, İslam işaretleri ve İslam’a ait kaide ve simgeler anlamına geliyor. Tehlil, tesbih, tahmid, tekbir, ezan okumak, cenaze ve bayram namazı kılmak gibi umumi ibadetler ve zikir çeşitleri şeâir-i İslamiye'dendir.

Şeair, âdeta hukuk-u umumiye nevinden cemiyete ait bir ubudiyettir. Birinin yapmasıyla o cemiyet umumen istifade ettiği gibi, onun terkiyle de umum cemaat mesul olur.

Âhir zamanda İslam’ın bu simgeleri ya unutulmuş ya yasaklanmış ya da terke uğramışlar. Bu İslamî simgeleri yeniden ihya etmek ya iman hizmeti ile olur ya siyasi erk ile olur. Mesela, ezanın Türkçe okutulması büyük bir bid'atti. Menderes döneminde Üstad Hazretlerinin de telkin ve tavsiyesi ile bu bid'at düzeltilmiştir.

Risale-i Nur'un tahkiki iman dersleri kalbe girdikçe, insanlar bid'atleri terk edip hem sünnete hem de şeaire sahip çıkmaktadır.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

oğuzhangözüpek
Vermiş olduğunuz cevabı uzun bir süre tefekkür ettim desem;bunu FAHR olarak anlamayınız.Bazen aklıma takılan soruları verilen cevaplar ve edindiğim bilgiler ile mecz edip tefekkür ediyor,şahsen aklımı ve kalbimi tatmin edecek sonuca ulaşıncaya kadar bu hali devam ettiriyorum.Bu nedenle verilen cevabı kendi açımdan yeterli bulamadım.Ehli Sünnet içtihatlarında bazen meselenin Fıkıhi ve Hukuki yönü ön plana çıkıyor.Böyle olunca icraatın somut (mücessem-mücerred) hali nazara veriliyor.Editörün açıklamaları da bu yöne meyletmiş.O nedenle bir süre de kendi iç dünyam ile KUR'anımızın ayetlerinde meseleyi tefekkür ettim.Şöyle bir kanaat hasıl oldu ki; Şeairi İslamiye(açıklamalara ilave olarak):Bir memleketteki yaşayan insanların, Allahu Tealanın her an kendisini gözlediğini bilerek,bu MURAKABE ile hayatının her anını terbiyei, tanzim,tasnif etmesi ve sınırlandırmasıdır ve bu halin dışarıdan bakıldığında görülmesi,hissedilmesidir, fark edilmesidir.Zira Rububiyetin yansıması hayatımızı aydınlatmaz ise yukarıda sayılanlar sadece KABUK hükmünde kalır.Cevizin içi boş olur.Cevize dokunulduğu anda içinin boş mu ,dolu mu olduğu anında anlaşılır.18 y.y Hollanda Ticaret Odasında oylar eşit çıktığında Müslüman Tacirlerle Ticareti olanların OYU İKİ sayılıyor ve Karar ona göre çıkıyordu.İşte ASIL ŞEAİRİ İSLAMİYE budur. Ticarette,Ahlakta,Siyasette,Memuriyette, Komşulukta,hatta savaşta,Sokaktaki yaşantımızda,Teavün ve Tesanüd de velhasıl her bir halimizde ŞERİATI GARRA nın hakikatlerini ve RUHUNU yansıttığımız an ŞEARİ İSLAMİYE ihya edilmiş demektir.Ancak ondan sonradır ki bu soruya masadak olan MEKTUPTA Kİ ÜÇÜNCÜ KÜLLİ VAZİFEYİ UZMA yapılabilsin.Çünkü ADALETİN,HAKKANİYETİN, MİZANIN,MERHAMETİN, HUKUĞUN ve ALLAH cc için CESARETin olmadığı yerde KÜLLİ VAZİFENİN yapılması akla ve eşyanın tabiatına (Fıtrat kanunlarına) muhaldir.Mümkün de değildir.HAKKANİYET istibdat ve zorbalıkla sağlanamaz ki. Sağlanması için Evvela sarsılmaz bir İMAN ile Samimi bir RUH lazımdır.Bunu göstermenin yolu da Hal ve Tavrımızda(Hut.Şam) Şeairi İslamiyeyi açıklandığı tarzda YAŞAMAKLA olur kanaatindeyim.Selamlar.
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...