"İ’lem eyyühe'l-aziz! İnkılâplar neticesinde, her iki taraf arasında geniş geniş dereler husule geliyor. O dereler üstünde her iki âlemle münasebettar köprüler lâzımdır ki, her iki âlem arasında gidiş geliş olsun..." Devamıyla izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"İ'lem eyyühe'l-aziz! İnkılâplar neticesinde, her iki taraf arasında geniş geniş dereler husule geliyor. O dereler üstünde her iki âlemle münasebettar köprüler lâzımdır ki, her iki âlem arasında gidiş geliş olsun. Lâkin o köprülerin inkılâbat cinslerine göre şekilleri, mahiyetleri mütebayin, isimleri mütenevvi olur. Meselâ, uyku, âlem-i yakaza ile âlem-i misal arasında bir köprüdür. Berzah, dünyayla âhiret arasında ayrı bir köprüdür. Ve misal, âlem-i cismaniyle âlem-i ruhanî arasında bir köprüdür. Bahar, kışla yaz arasında ayrı bir nevi köprüdür."(1)
Bu dünya hikmet dünyası olduğundan her şeyin yaratılması gibi değişmesi de çoğu zaman, birden olmaz, kademeli olarak gerçekleşir. Meselâ, toprak ve su kademeli olarak değişim göstererek çiçeğe inkılap ettiğinde, ortaya her ikisine de benzemeyen bir başka şey çıkmış olur. “Her iki taraf arasında geniş geniş dereler husûle geliyor.” ifadesi bu gibi harika değişimleri ders verir.
Bu değişimin safhalar halinde gerçekleşmesi, dereler üzerine köprü kurulmasına benzetilmiştir. Bu çiçeğin her iki tarafla da münasebeti vardır. Kuruduğunda yine su ve toprağa inkılap edecektir. Bu ise iki taraf arasında “gidiş geliş” olması demektir.
Bu köprülere önce bazı örnekler veriliyor ve dünya hayatından ahirete geçişin köprüsünün çok azim olacağına dikkat çekiliyor.
“Uyku, âlemi, yakaza ile âlem-i misâl arasında bir köprüdür.” İnsan uykuya bir anda geçmez. Bir köprüden adım adım geçer gibi kademeli olarak geçer. Bu geçişte hayal ile hakikat birbirine karışır ve sonunda uyunarak âlem-i misâlin bir küçük numunesi olan rüya âlemine geçilir.
“Berzah, dünya ile âhiret arasında ayrı bir köprüdür.” Nitekim, bir hadis-i şerifte “kabir âleminin ya cennet bahçelerinden bir bahçe veya cehennem çukurlarından bir çukur”(2) olduğu haber verilmiştir.
“Ve misâl, âlem-i cismanî ile âlem-i ruhanî arasında bir köprüdür.” Misâl kelimesi âlem-i misâli ifade eder. Bu âlem, cismanî âlemden daha latif, ruhanî âlemden daha kesif olduğundan iki âlem arasında bir köprü gibidir.
“Bahar, kış ile yaz arasında ayrı bir nevi köprüdür.” Yazdan kışa, kıştan yaza bir anda geçilmediğinde ilkbahar kış ile yaz arasında, sonbahar ise yaz ile kış arasında bir nevi köprüdür.
Bu misâller gibi, gündüzden geceye, geceden gündüze de bir anda geçilmiyor. Akşam ve sabah namazları bu köprü dönemlerde kılınmaktadır. Keza, insanın ana rahminde geçirdiği dönem de dokuz ay süren bir köprü yolculuğu gibidir.
“Kıyamette ise, inkılap bir değildir. Pek çok ve büyük inkılaplar olacağından, köprüsü de pek garib, acip olması lâzım gelir.”
Bu hikmet dünyasında eşyanın yaratılışı tedricen olduğu halde, haşirde bütün insanlar bir anda dirilecekler, cennette her şey zamansız, bir anda vücut bulacaktır. Zira, artık hikmet âlemi, yerini kudret âlemine terk etmiştir. Ancak bu kudret âlemine geçiş için de yine bir köprü söz konusudur. Dünyanın harap olması, dağların uçması, denizlerin yanması gibi çok acayip hadiseler bu köprüyü meydana getirirler.
Dipnotlar:
(1) bk. Mesnevî-i Nuriye, Onuncu Risale.
(2) bk. Tirmizî, Kıyamet, 26.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü