"İ’lem Eyyühe’l-Azîz! Sem’, basar, hava, su gibi umumî nîmetler daha ehemmiyetli, daha kıymetli olduklarına nazaran, hususî şahsî nîmetlerden kat kat fazla şükre istihkak ve liyakatları vardır..." Devamıyla izah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"İ’lem Eyyühe’l-Azîz! Sem’, basar, hava, su gibi umumî nîmetler daha ehemmiyetli, daha kıymetli olduklarına nazaran, hususî şahsî nîmetlerden kat kat fazla şükre istihkak ve liyakatları vardır."

"Binaenaleyh o gibi umumî nîmetlere karşı nankörlük edip şükran etmemek, en büyük küfrân-ı nîmet sayılır. Hal bu merkezde iken, bazı insanlar şahıslarına ait hususî nîmetlere karşı Allah’a şükrederlerse de şu umumî nîmetler onlara şümulü yokmuş gibi fikirlerine bile gelmiyor. Halbuki en büyük nîmet, âmm ve dâimî olan nîmetlerdir. Umumiyet kemâl-i ehemmiyete delil olduğu gibi, devam da ulviyet ve kıymete delâlet eder."(1)

Hususî nimetlere şükredildiği halde umumî nimetlere şükredilmemesi büyük bir “küfrân-ı nîmet sayılır.” Bu küfranın altında büyük ölçüde ülfet hastalığı yatmaktadır. Üstadımızın örnek olarak verdiği umumî nimetlerden hava nimetini bir düşünelim. Her yemekten sonra dua ederek Rabbimize hamd ettiğimiz halde, hava nimetine şükür hiç aklımıza gelmeyebiliyor. Halbuki, yemek yemeden günlerce yaşayabiliyoruz, ama havasız yaşayamıyoruz.

İnsana verilen nimetler iki türlüdür:

1. Hususi nimetler.
2. Umumi nimetler.

Mesela: İnsanın sofrasındaki yemek hususi bir nimettir. Evladı hususi bir nimettir. Giydiği elbise hususi bir nimettir. İçinde oturduğu evi hususi bir nimettir. Bu nimetler ona has kılınmış ve bütün menfaati ona tahsis edilmiştir.

Bir de umumi nimetler vardır. Bu umumi nimetlerden o da istifade eder. Ancak başkalarının da istifadesi vardır. Veya ona verilenin aynısı başkasına da verilmiştir.

Mesela: Güneş umumi bir nimettir. Ben güneşten faydalanırım. Beni ısıtır ve aydınlatır. Ancak faydası sadece bana mahsus değildir. Bütün insanlar ondan faydalanır. Hava umumi bir nimettir. Ben havayı solurum, hayatımın devamını sağlar. Ama sadece bana ait değildir. Bütün insanlar ondan faydalanır. Su umumi bir nimettir. Ben suyu içerim, beni hayata bağlar. Ancak yağmurun yağdırılması sadece benim için değildir. Bütün insanların onda menfaati vardır.

Bir de hepimizde bulunan umumi nimetler vardır. Hepimizin gözü var, kulağı var, eli var, ayağı var ve hâkeza. Bu gibi cihazlar ve duygular hepimize verilmiş umumi nimetlerdendir.

Hususi nimetlere nasıl şükür etmek gerekiyorsa, umumi nimetlere de öyle şükür etmek gerekir. Umumun ondan faydalanması veya o nimetin herkeste olması, onu nimet olmaktan çıkarmaz. Üstadımız diyor ki:

"Binaenaleyh, o gibi umumî nimetlere karşı nankörlük edip şükran etmemek en büyük küfran-ı nimet sayılır."

Yani umumi nimetlere karşı şükürsüzlük büyük bir küfran-ı nimettir, nimetin kadrini ve kıymetini bilmemektir. Şimdi soruyorum: Bugün Güneş’e şükreden var mı? Havaya şükreden var mı? Ay’a şükreden, denize şükreden, dağlara şükreden var mı?

Ya da hiç gün içinde gözümüze, dilimize, aklımıza ve diğer cihazlarımıza şükrettik mi? Bir lokmayı ağzımıza attığımızda şükrediyoruz. Peki bu şükrü umumi nimetler için niye yapmıyoruz? Halbuki umumi nimetler daha büyük olduğu için daha büyük bir şükür ister. Üstadımız diyor ki:

"Hal bu merkezde iken, bazı insanlar şahıslarına ait hususî nimetlere karşı Allah’a şükrederlerse de, şu umumî nimetler onlara şümulü yokmuş gibi fikirlerine bile gelmiyor."

Evet, Güneş bize bir soba ve lamba yapılmış; Ay kandilimiz, yıldızlar dünya evimizin mumları olmuş, buna şükretmek aklımıza gelmiyor!

Yeryüzü bize bir beşik yapılmış; gökyüzü, evimizin damı olmuş; buna şükretmek aklımıza gelmiyor!

İnekler, keçiler, koyunlar süt fabrikası olmuş; buna şükretmek aklımıza gelmiyor!

Zehirli bir böcek bizim için balı yapıyor; elsiz bir böcek ipeği dokuyor; buna şükretmek aklımıza gelmiyor!

Ağaçların dalı âdeta rahmetin eli olmuş; toprak kaynamış kazan olmuş, içinde her türlü bitki pişmiş; buna şükretmek aklımıza gelmiyor!

Denizler taze et ambarı olmuş; dağlardan pınarlar fışkırtılmış; bulut sünger olup suyunu boşaltmış; buna şükretmek aklımıza gelmiyor!

Neden aklımıza gelmiyor? Çünkü bu nimetler umumidir. Peki, umumi diye hesaba çekilmeyecek miyiz? Vallahi çekileceğiz. Sadece hususi nimetlerden değil, umumi nimetlerden de hesaba çekileceğiz. Öyleyse fırsat varken şükrünü eda etmeye çalışalım.

“Halbuki en büyük nîmet, âmm ve dâimî olan nîmetlerdir.”

Bu eserdeki bir başka derste umumî nimetlerden göz üzerinde durulur ve şu inceliğe dikkat çekilir:

“... Göz nimetinin bütün hayvanlarda bulunması, senin göze olan şiddet-i ihtiyacını tahfif etmediği gibi, gözün kıymetini tenkis etmeye de sebep olamaz.”(2)

Dipnotlar:

(1) bk. Mesnevi-i Nuriye, Şule.
(2) bk. age., Zeylü'l-Hubab.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 1.993
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...