"İ’lem Eyyühe’l-Azİz! Tâbiatları lâtif, ince ve lâtif san’atlara meftun bazı insanlar, bilhassa has bahçelerinde pek güzel hendesevâri bir şekilde şekilleri, arkları, havuzları, şadırvanları yaptırmakla bahçelerine..." Devamıyla izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"İ’lem Eyyühe’l-Azİz! Tâbiatları lâtif, ince ve lâtif san’atlara meftun bazı insanlar, bilhassa has bahçelerinde pek güzel hendesevâri bir şekilde şekilleri, arkları, havuzları, şadırvanları yaptırmakla bahçelerine pek muntazam bir manzara verirler. Ve o letâfetin, o güzelliğin derecesini göstermek için bazı çirkin kaya, kaba, gayr-ı muntazam -mağara ve dağ heykelleri gibi- şeyleri de ilâve ediyorlar ki, onların çirkinliğiyle, adem-i intizâmıyla bahçenin güzelliği, letâfeti fazlaca parlasın. Çünkü اِنَّمَا اْلاَشْيَاءُ تُعْرَف بِاَضْدَادِهَا Lâkin müdakkik bir kimse, o ezdadı cem’eden bahçenin manzarasına baktığı zaman anlar ki, o çirkin kaba şeyler kasden yapılmıştır ki; güzellik, intizam, letâfet artsın. Zira, güzelin güzelliğini arttıran, çirkinin çirkinliğidir. Demek bahçenin tam intizamını ikmâl eden, o çirkinlerdir. Ve o çirkinlerin adem-i intizamı nisbetinde bahçenin intizamı artar."
"Kezâlik, dünya bahçesinde nizam ve intizamın son sisteminde bulunan mahlukat ve masnûat arasında -hayvanlarda olsun, nebatatta olsun, cemâdâtta olsun- bazı çirkin, intizamdan hâriç şeyler bulunur. Bunların çirkinliği, intizamsızlıkları, dünya bahçesinin güzelliğine, intizamına bir zînet, bir süs olmak üzere Sâni-i Hakîm tarafından kasden yapılmış olduğunu, pek yüksek, geniş, şâirane bir hayal ile dünyanın o bahçe manzarasını nazar altına alabilen adam görebilir."
"Maahaza, o gibi şeyler kasdî olmasaydı, şekillerinde hikmetli tehâlüf olmazdı. Evet, tehâlüfte kasd ve ihtiyar vardır. Her insanın bütün insanlara sîmaca muhâlefeti buna delildir."(1)
Bu derste, çirkin ve zararlı gibi gördüğümüz birçok varlıkların ve olayların çok gizli güzellikleri ve derin hikmetleri olduğuna dikkat çekiliyor. Bu hikmetlerden birisi de yeknesaklık ve ülfet perdesiyle nazarlardan saklanan birçok güzelliğin açığa çıkması ve seyredilmesidir.
Bu maksada kuvvet veren kaide zikrediliyor: “Eşya zıddıyla bilinir.”
Meselâ, hiç gece olmasaydı gündüzün güzelliği gizli kalırdı. Hiç açlık olmasaydı gıdaların değeri bilinmezdi, hiç hastalık olmasaydı sıhhat nedir bilemezdik.
Bu alemde her şey “nizam ve intizamın son sisteminde” yaratılmıştır. İşte bu umumî ve mükemmel nizama dikkatleri çekmek üzere bazı çirkin şeyler ve hoşumuza gitmeyen olaylar kasden yaratılmış ve sergilenmiştir.
Yer küremiz hem kendi etrafında hem de Güneş etrafında o kadar harika bir şekilde dönmektedir ki, insanlar asırlarca dünyanın sabit olduğuna ve Güneş'in döndüğüne hükmetmişlerdir. İşte, zelzele ile dünyamızın küçük bir kısmının sarsılması, bu harika nizama dikkatleri çekmektir.
Keza, her nefeste kanımızın temizlenmesine vesile olan hava unsurunun binlerce faydaları çoğu zaman düşünülmez ve bu büyük nimete yeterince şükredilmez. İşte şehirleri harabeden şiddetli fırtınalar, tusunamiler çirkin gibi görünmekle birlikte, havanın son derece nizamlı ve intizamlı hizmetlerine dikkatimizi çekmesi yönüyle ayrı bir önem taşır.
Üstat Hazretleri bir başka eserinde bu hakikati şöyle ders verir:
“... Pek çok zâhirî intizamsızlıklar ve karışıklıklar var ki, pek muntazam bir kitâbet-i kudsiyedir.”(2)
Düz bir çizgiden, çoğu zaman, fazla bir mana çıkmaz. Yazıyı anlamlı kılan ondaki harflerin farklı şekilleridir. İşte gerek hayatımızdaki farklı olaylar, gerek bu varlık âleminde sergilenen ve çoğunun hikmetini bilemediğimiz değişik ve çirkin varlıklar yazıdaki farklı harfler ve kelimeler gibidir.
Biz ömrümüzün üzüntüsüz, kedersiz ve meşakkatsiz geçmesini yani bir çizgi gibi düz olmasını arzu ederiz. Halbuki; “Hayat musibetlerle, hastalıklarla tasaffi eder, kemal bulur, kuvvet bulur, terakki eder, netice verir, tekemmül eder, vazife-i hayatiyeyi yapar.”(3)
Dipnotlar:
(1) bk. Mesnevi-i Nuriye, Onuncu Risale.
(2) bk. Sözler, On Sekizinci Söz.
(3) bk. Lem’alar, İkinci Lem'a.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü