"İ’lem eyyühe’l-aziz! Tevhid ile bütün eşyayı Vâhid-i Ehade isnad etmediğin takdirde, âlemde bulunan bütün efradın mazhar oldukları tecelliyat-ı İlâhiye adedince ilâhları kabul etmek mecburiyetindesin. Evet, gözünü şemsten yumduğun..." İzah?
Değerli Kardeşimiz;
İnsan Güneşi hiç dikkate almayarak, sadece aynalardaki akislerine baksa ve onlardaki ışığın Güneş'ten geldiğinden gaflet etse, her aynada ayrı bir ışık kaynağının bulunduğunu kabul etmeye mecbur olur. Bütün varlıkların hakikatlerinin esmâ-i İlâhîyeye dayandığı ve onların tecellileriyle meydana geldikleri kabul edilmediği takdirde, varlıklar adedince ilahların kabul edilmesine mecbur kalınır. Misâl olarak, Rezzak isminin tecellilerini düşünelim:
Bütün canlı türlerinin birbirinden farklı bütün rızıkları bu yer küresinde yaratılmakta ve onların istifadelerine sunulmaktadır. Bu rızıkların hepsinin Rezzak isminin birer tecellileri olduğu kabul edilmediği takdirde, her bir ağaca, her bir tarlaya, her bir bostana bir rezzakiyet vermek mecburiyeti ortaya çıkar. O zaman, meselâ bir ağaç, meyvelerini kendisi yapmış olacak, o meyvelere muhtaç olanları tanıyacak, onlara acıyacak, merhamet edecek ve onların ihtiyaçlarına en uygun özellikleri o meyveye yerleştirecek ve muhtaçlara ikram edecektir. Ancak Razzak-ı Hakiki olan Allah’tan beklenebilecek bütün bu manaları bir ağaca vermek onu ilahlaştırmak demektir.
Diğer esmâ-i ilâhîye ve onların bütün tecellileri de bu manada düşünülür. Ve “tevhid ile bütün eşya, Vâhid-i Ehade isnad” edilmediği takdirde bu tecelliler adedince ilahların kabul edilmesi mecburiyeti ortaya çıkar.
"İ’lem eyyühe’l-aziz! Tevhid ile bütün eşyayı Vâhid-i Ehade isnad etmediğin takdirde, âlemde bulunan bütün efradın mazhar oldukları tecelliyat-ı İlâhiye adedince ilâhları kabul etmek mecburiyetindesin. Evet, gözünü şemsten yumduğun ve timsalleriyle irtibatını kestiğin zaman, timsallerine mâkes olan şeylerin adedince hakikî şemslerin vücudunu kabul etmeye mecbur olursun."(1)
Bir tek ilahı kabul etmezsen, atomlar adedince ilahları kabul etmek zorunda kalırsın. Çünkü bir tek atom ile bütün Güneş sistemi yaratılış bakımından eşit bir seviyede yaratılmış. Atomu inceleyen fakültelerden atomun nasıl bir sanat olduğunu sorgularsan, atomun yaratılış bakımından Güneş sisteminden geri kalmadığını görebilirsin. Yani Güneş sistemini yaratmak için nasıl sonsuz bir ilim, irade ve kudret gerekli ise, bir atomu yaratmak için de aynı şekilde sonsuz bir ilim, irade ve kudret gereklidir.
Ya "Her bir atomu yaratmak için ayrı bir ilah var." diyeceksin ya da "Tek bir Allah bütün atomları yaratıyor." diyeceksin. Atomlar adedince ilahları kabul etmek ne akıl açısından ne de mantık açısından mümkün değildir. Öyle ise mecburen bir tek ilaha inanmak zorundasın.
Bu ince hakikati bir de temsille izah etmeye çalışalım:
İstanbul'da Güneşe bakan irili ufaklı yüz bin tane ayna olduğunu düşünelim. Bu aynaların içine baktığımızda her birinde güneşin parlak birer yansımalarını görüyoruz. Yani her bir ayna içinde küçük prototip (Güneşin küçük bir misali demek) bir güneşin yansıdığını görüyoruz.
İki arkadaştan birisi diyor ki, "Bu aynaların içindeki yansımalar ya da görüntüler kendinden ve her ayna içinde bir Güneş bulunuyor." diye iddia ediyor. Yani her bir ayna içinde hakiki ve gerçek bir güneşin olduğunu varsayıyor.
Aklı başında olan diğer arkadaşı ise gözünü Güneşe çevirdiği için aynalardaki yansımanın kesintisiz bir şekilde Güneş'ten geldiğini görüyor ve aynaların sadece bir mazhar ve makes olduğunu görüyor. Hatta denemek için bir iki aynayı kırınca aynadaki o yansıma kayboluyor. Halbuki ayna içinde gerçek bir Güneş olmuş olsa idi, o parlak görüntünün kaybolmaması gerekirdi. "Demek ayna sadece bir yasıma yeri, gerçek bir Güneşi içinde barındırmıyor." diyerek, diğer ahmak arkadaşını ikaz etti.
Yani gökteki tek bir güneşi inkar edip kabul etmediğin takdirde, aynalar adedince gerçek ve hakiki güneşleri kabul etmek durumunda kalırsın. Yani her bir aynaya güneş deme ahmaklığına düşersin. Oysa tek bir güneş bütün aynalarda yansıyor fikri gayet mantıklı ve gerçekçi bir fikirdir
İşte kainat ve içindeki her bir eşya birer aynadır. Bunlar üzerinde görünen sayısız hikmet, güzellik ve nakışlar ise Allah’ın isim ve sıfatlarının birer yansıması birer tecellisidir. Temsildeki tek bir Güneş ise Şems-i Ezeli olan Allah’ı temsil etmektedir. Şayet "Kainatın tek bir ilahı var." demezsen, eşya adedince ilahları kabul etmek zorunda kalırsın temsildeki ahmak adam gibi.
Allah, her bir eşyayı bir kainat ayarında ve sanatında yarattığı için, her bir eşyaya sahip olabilmek için Allah’ın bütün isim ve sıfatlarına sahip olmak gerekiyor.
Mesela, bir sineği yaratabilmek için sineğin gözüne lazım olan güneşi de yaratman gerekir. Sineğin solunumu için gerekli olan havaya da sahip olman gerekir. Sineğin rızkına annelik eden toprak da avcunun içinde olmalıdır...
Demek sineği kim yaratmış ise sineğe lazım şeyleri yaratan da Odur. Sineği bir ilah Güneşi başka bir ilah yaratmış demek ahmakçasına bir hüküm olur.
(1) bk. Mesnevi-i Nuriye, Şule'nin Zeyli.Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü