İlk canlı nasıl oluşmuştur? Bu konuda din ne diyor? İlk canlının nasıl var olduğu konusunda Risalelerde dört görüş varmış; açıklar mısınız?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Evvela, Risale-i Nur'da ilk canlının nasıl ve ne zaman yaratıldığına dair bir bilgi geçmiyor. Dört görüş meselesi, anladığımız kadarı ile Tabiat Risalesinin başında geçen tasniftir. Ancak bu dört görüş sadece ilk yaratılma ile ilgili değil, genel olarak yaratılma ile ilgilidir.

Risalenin başında şu ifadeler geçer:

“Evet, madem mevcudat var ve inkâr edilmez. Hem, her mevcut san’atlı ve hikmetli vücuda geliyor. Hem madem kadîm değil, yeniden oluyor. Herhalde, ey mülhid, bu mevcudu, meselâ bu hayvanı, ya diyeceksin ki, esbab-ı âlem onu icad ediyor, yani esbabın içtimaında o mevcut vücut buluyor; veyahut o kendi kendine teşekkül ediyor; veyahut, tabiat muktezası olarak, tabiatın tesiriyle vücuda geliyor; veyahut bir Kadîr-i Zülcelâlin kudretiyle icad edilir.”

"Madem aklen bu dört yoldan başka yol yoktur. Evvelki üç yol muhal, battal, mümteni, gayr-ı kabil oldukları kat’î ispat edilse, bizzarure ve bilbedâhe, dördüncü yol olan tarik-i vahdâniyet şeksiz, şüphesiz sabit olur.”(1)

Bu dört yolun izahı ve detaylı bilgi için Tabiat Risalesine bakılabilir.

İkincisi, Kur’an ya da hadislerde ilk canlının nasıl ve ne zaman yaratıldığına dair açık bir hüküm ya da ifade, bildiğimiz kadarı ile geçmiyor.

Üçüncüsü, fen ilimleri de bu konuda herkesi tatmin edebilecek net ve kesin bir şey ifade edemiyor. Bu sebeple bu hususta söylenen her söz teori veya indi fikirden öteye geçemez. "Doğrusunu Allah bilir." demekten başka bir şey elimizden gelmez.

Dördüncüsü, materyalist sapkın ideolojiler, "Yeryüzündeki canlılık, tek bir hücreden tesadüfen oluşmuş ve bu hücre gelişen şartlara göre değişerek kompleks bir canlı haline gelmiştir." şeklinde tesadüfçülüğü savunuyorlar. Bunların bu fikri zaten içler acısı bir saçmalık.

Beşincisi, Risale-i Nur'da ilk canlı şeklinde değil de, evrenin yaratılışı hakkında genel bir değerlendirme şu şekilde yapılıyor:

"Şeriatın nakliyatına nazaran, Cenab-ı Hak bir cevhereyi, bir maddeyi yaratmıştır, sonra o maddeye tecellî etmekle bir kısmını buhar, bir kısmını da mâyi kılmıştır. Sonra mâyi kısmı da, tecellîsiyle tekâsüf edip zebed (köpük) kesilmiştir. Sonra arz veya yedi küre-i arziyeyi o köpükten halk etmiştir. Bu itibarla, herbir arz için hava-i nesîmîden bir sema hasıl olmuştur. Sonra o madde-i buhariyeyi bast etmekle yedi kat semavatı tesviye edip yıldızları içine zer'etmiştir ve o yıldızlar tohumuna müştemil olan semavat, in'ikad etmiş, vücuda gelmiştir."

"Hikmet-i cedidenin nazariyatı ise şu merkezdedir ki: Görmekte olduğumuz manzume-i şemsiye ile tâbir edilen güneşle ona bağlı yıldızlar cemaati, basit bir cevhere imiş. Sonra bir nevi buhara inkılâp etmiştir. Sonra o buhardan, mâyi-i nârî hasıl olmuştur. Sonra o mâyi-i nârî, burudetle tasallûb etmiş, yani katılaşmış; sonra şiddet-i hareketiyle bazı büyük parçaları fırlatmıştır. O parçalar tekâsüf ederek seyyarat olmuşlardır; şu arz da onlardan biridir. Bu izahata tevfikan, şu iki meslek arasında mutabakat hasıl olabilir."(2)

Bu yaratma nazariyesinde, dini kaynaklarla, fenni kaynaklar arasında ciddi bir çatışma yoktur. Birbirine yakın manalar ifade edilmiştir. Bu yaratma sırası ve evreleri basitten, karmaşığa doğru tek bir cevherden başlar. Çok cisimlere doğru gider şeklinde kabul edilmiştir. Zaten mantık da onu iktiza eder.

Rivayetlerden anlaşılan, ilk yaratılan Peygamber (asv) Efendimizin nurudur. Ondan da bütün felekler yaratılmıştır. Sıralamada, ilk olarak bir cevher yaratılmış, sonra ona Allah, sıfatları ile tecelli etmiştir. Bir kısmını buhar, bir kısmını mayi, yani, sıvı olarak ayırmıştır. Sonra sıvı olana tecelli ile onu katılığa yakın köpüğe çevirmiş ve sonra dünyamızı ve dünyamıza benzer yedi küreyi o köpükten yaratmıştır. Her bir küreye de uygun semalar yaratılmış. Geri kalan buhardan ise yedi kat semavat yaratılmış ve içlerine yıldız ve gezegenler yerleştirilmiştir. Buraya kadar olan şeriatın naklidir.

Günümüzdeki fen ise, "bir cevherin ilk olarak yaratıldığı ve bu cevher ayrışma ile buhara dönüşmüş, sonra o buhar, kızgın sıvı bir ateşe dönüşmüş, o sıvı ateşin soğuması ile katı maddeler oluşmuş ve parçalanıp ayrılmak ile de gezegenler oluşmuştur" demektedir.

Yukarıdaki anlatımlardan din ile fen ilimlerinin yaratılış aşamalarına getirdikleri izahların birbirine yakın olduğunu anlamaktayız.

Burada en dikkat çeken husus, her ikisinin de önce camidatın, yani katı toprak maddesinin oluşumundaki ittifakıdır. Hayatın varlığı ve devamı sırayla camidat, nebatat, hayvanata bakar. Bunlar yaratılmadan, insan hayatı olamazdı. Yukarıda ifade edilen evreler, camidatın oluşumu hakkındadır. Bu yaratılış evrelerinin zamanı hususunda miyarlarca yıl ifade ediliyor. Ama, önemli olan yaratılış evrelerinin sıralamasıdır.

Önce cansız varlıklar yaratılmış, sonra hayata uygun olarak hava, su, toprak, ateş gibi şeyler yaratılmıştır. Hayata zemin hazır edilince de, hayat yaratılmıştır. İlk canlı olarak, bitkiler, sonra hayvanat, sonra cinler ve en sonunda insan yaratılmıştır.

Dipnotlar:

(1) bk. Lem'alar, Yirmi Üçüncü Lem'a.

(2) bk. İşârâtü'l-İ'câz, Bakara Suresi, 29. Ayet Tespiti.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 6.773
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...