İmam Hakim’in "Müstedrek"ine yapılan bir itiraz hakkında ne dersiniz; "Mestedrek" Kütüb-ü Sitte'den midir?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

İtiraz Edilen Kısım:

“(...) Ashab-ı Kütüb-ü Sitte’den İmam-ı Hâkim 'Müstedrek'inde ve Ebu Dâvud 'Kitab-ı Sünen'inde, Beyhakî 'Şuab-ı İman'da tahriç buyurdukları: (...) (Şamlı Hâfız Tevfik).”(1)

İddia:

Şamlı Hâfız Tevfik’in mektubu, Said Nursî tarafından Sikke-i Tasdîk-ı Gaybî’ye alınmıştır. Bu mektupta İmam Hâkim’in Müstedrek’inin Ashab-ı Kütüb-ü Sitte’den olduğu belirtilmiştir. Oysa, Müstedrek Kütüb-i Sitte’den değildir.

Hâkim’in Müstedrek’ini hiçbir hadisçi altı kitaptan saymamıştır. Said Nursî ve şakirtlerinin hadis ilimlerinde ne kadar ehliyetli oldukları görülmektedir...

İddiaya Cevap:

Bediüzzaman’ın bir talebesinin bir sehiv eseri olması kuvvetle muhtemel olan “el-Hâkim”in kitabını Kütüb-ü Sitte’den addetmesi meselesini; bir yandan büyük bir ilmî mesele imiş gibi velveleye vermek, diğer yandan bu hatanın talebesine ait olduğunu bildiği hâlde onu Bediüzzaman Hazretlerine de mal etmeye çalışmak, hatta bile bile ona iftira etmek, gerçekten izah edilmesi güç bir psikolojik saplantıdır.

(1) bk. Barla Lahikası, (142. Mektup)

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

sami
Burada iki ihtimal var: BİRİNCİSİ: (...) Ashab-ı Kütüb-ü Sitte’den İmam-ı Hâkim "Müstedrek"inde ve Ebu Dâvud "Kitab-ı Sünen"inde, Beyhakî "Şuab-ı İman"da tahriç buyurdukları: (...) Yrd. Doç. Dr. Niyazi BEKİ Ağabeyimiz de dediği gibi bir sehiv neticesi olarak "İmam-ı Hâkim Müstedreki'nde" ve "Ebu Dâvud "Kitab-ı Sünen'inde" ibareleri yer değiştirmiş olabilir. Yani aslı şu şekilde olabilir. (...) Ashab-ı Kütüb-ü Sitte’den Ebu Dâvud "Kitab-ı Sünen"inde ve İmam-ı Hâkim "Müstedrek"inde, Beyhakî "Şuab-ı İman"da tahriç buyurdukları: (...) Eğer böyle olursa bir sorun kalmaz Ebu Davud Kütüb-ü Sitte'dendir. İKİNCİSİ: Mu'terizin itirazı "Ashab" kelimesini yanlış anlamasından kaynaklanmıştır. Şöyle ki: Öncelikle "Ashab" kelimesi: "Sahib. Arkadaş olanlar. Sahip olanlar, kullanma yetkisine sahip kişiler. Halk, ahali. Sahabeler, yani Peygamberimiz Hz. Muhammed'i (A.S.M.) görmüş ve mü'min olarak ona ve onun mesleğine bağlı kalmış olan zatlar." anlamına gelir. "Ashab-ı Kütüb-ü Sitte" ibaresinin iki anlamı vardır. 1. Kütüb-ü Sitte den olan kitaplar demektir. yani Kütüb-ü Sitteyi oluşturan altı tane kitaptan herbiri manasınadır. (Mu'teriz sadece bu manada anlamıştır.) 2.Kütüb-ü Sitte' ye arkadaş olan, peşinden giden, benzeyen kitap demektir. Bir örnekle açıklamak gerekirse: Ashab-ı suffe: (Birinci mana itibariyle)Suffe de bulunanların her biri demektir. Ashab-ı Peygamber: (İkinci mana itibariyle)Peygamberin yanında bulunan ona uymuş kimseler demektir. Peygamberlerden biri demek değildir. Şamlı Hafız Tevfik ağabey mezkur yerde birinci kısımda bahsedilen sevhifi yapmayıp bilerek şu an ki terkip şeklinde kaydetmişse; "Ashab" kelimesini ikinci mana itibariyle kullanmıştır. Yani Kütüb-ü Sitte'den değil fakat Kütüb-ü Sitte'yi takip etmiş Kütüb-ü sitte gibi sahihlik özellikleri olan ve benzeyen manasında kullanmıştır. Sual: Bu manada kullandığını nereden anlıyoruz? El-cevap: Cümledeki Kelimelerin heyetinden ve kullanılış şeklinden. Evet öncelikle Eğer Kütüb-ü sitteden olduğunu kast etseydi "Ashab-ı Kütüb-ü sitte.." demez direkt "Kütüb-ü Sitteden İmam-ı Hâkim "Müstedrek"inde.." derdi. Cümleyi boşuna "Ashab-ı" Kelimesiyle uzatmazdı. İkinci olarak "Ashab-ı Kütüb-ü Sitteden İmam-ı Hâkim "Müstedrek"inde ve Ebu Dâvud "Kitab-ı Sünen"inde, Beyhakî "Şuab-ı İman"da.." diyerek Müstedrek'i diğere iki kitabdan "ve" bağlacı ile ayırmış. Halbuki Ebu Dâvud'un Kitab-ı Sünen'i, Kütüb-ü sittedendir. Eğer Müstetrek'in de Kütüb-ü sitteden olduğunu kast etseydi aradaki "ve" bağlacını kaldırması gerekirdi. Çünkü "ve" bağlacıyla Cümlenin yapısına göre Müstedrek'in sıfatı olan "Ashab-ı Kütüb-ü Sitteden" ifadesi Ebu Dâvud'un Kitab-ı Sünen'ini kapsamaz. Demek burada "Ashab-ı Kütüb-ü Sitteden Müstedrek ve Kütüb-ü Sitteden Ebu Dâvud.." anlamında kullanılmıştır. Üçüncü olarak, ikinciyi takviye eden bir noktadır. İmam-ı Hâkim "Müstedrek"inden sonra "ve" bağlacını kullanmış fakat Ebu Dâvud "Kitab-ı Sünen"i ile Beyhakî "Şuab-ı İman" arasında "ve" bağlacını kullanmamıştır. Çünkü bu üç kitap özellik olarak birbirinden farklıdır. "Şuab-ı İman" dan önce "ve" bağlacı kullanmamasının sebebi; "Şuab-ı İman" Klasik hadis kitaplarından farklıdır. Hadisleler İmamın 60-70 şube olduğunu anlatmıştır. Bu yüzden "Kitab-ı Sünen"e karışma ihtimali yoktur. Fakat "Müstedrekin"in "Kitab-ı Sünen"den farklı olduğunu anlatmak için aralarına "ve" girmiştir. Sonuç olarak "Kitab-ı Sünen" Kütüb-ü sittedendir. "Müstedrek" Kütüb-ü sitteden değil ashabındandır, anlamını ifade etmektedir. Sonuç olarak Mu'teriz: "Hâkimin Müstedrekini hiçbir hadisçi altı kitaptan saymamıştır. Said Nursî ve şakirtlerinin hadis ilimlerinde ne kadar ehliyetli oldukları görülmektedir..." demekle Kendisinin edebiyat konusunda ne kadar muktedir, Hata olmayan şeyleri hataymış gibi gösterip iftira ve hakaret konusunda ne kadar ehliyetli olduğunu göstermiştir.
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Ziyaretçi (doğrulanmadı)
sami kardeşimin yorumunu takdir ediyorum , kalemine sağlık çok güzel bir yorum olmuş
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...