"İşte enaniyetine itimat eden, zulümat-ı gaflete düşen, dalalet karanlığına müptela olan adam; o vakıada evvelki halime benzer ki: O cep feneri hükmünde nakıs ve dalalet-âlûd malumat ile zaman-ı maziyi...'' Açar mısınız?
Değerli Kardeşimiz;
Hadiselere, vahyi dinlemeyip sadece akıl mizanı ile bakanlar, hadiselerin içyüzünü göremez, hikmetini bilemezler. İnsan benlik davasından vazgeçip aklı vahyin terbiyesine verse, o zaman her şeyin ve her hadisenin içyüzünü çözer, hikmetini anlar, her iki cihanda da mutluluğa ulaşır. Temsildeki cep fenerinin ışığı aklı temsil ederken, güneşin ışığı da vahyi temsil etmektedir.
Ateş böceğinin, cüz’î ışığına güvenip güneşe meydan okuması ve zifiri karanlığa mahkum olması gibi, insan da cüz’î ilmine ve nakıs aklına güvenip vahiy güneşinin terbiye ve rehberliğine girmezse, küfür ve şirk karanlığına mahkum olur. Hem dünya saadetini hem de ahiret saadetini kaybeder. Hem dünyada hem de ukbada çok bela ve sıkıntılara maruz kalır.
"Ben doğruları aklım ile bulurum." diyenler için mazi, her şeyi ve herkesi yutup yokluğa atmış büyük bir mezarlık hükmündedir. Gelecek ise, başımıza neyin geleceği belli olmayan bir tesadüf fırtınasıdır. Hadiseler ve varlıklar ise, insanı taciz eden zararlı birer düşman suretinde görünür.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü