"İşte şahs-ı insânî -sabıkan geçtiği gibi- tasavvurat ve şuur-u küllî ile bir şahıs iken, bir nev’ hükmüne geçiyor. Öyle ise onun hakikat-i zîşuuru ve unsur-u zîhayatı olan ruhu dahi Allah’ın izniyle daima bâkîdir." Açıklar mısınız?
Değerli Kardeşimiz;
Ruh, varlığın esası ve özü olduğu için sahibine bir kimlik ve şahsiyet bahşediyor. Yani kimde ruh varsa, o kimse şahsiyet ve ferdiyet kazanıyor. Mesela, bir tavuğun ruhunun olması ona bir şahsiyet ve ferdiyet verdiği için, ruhu ile ahiret aleminde ebedi olarak yaşayacaktır. Şayet her bir bitki böyle bir ruha sahip olsa idi, tıpkı hayvanlarda olduğu gibi, haşir gününde ferdiyet ve şahsiyeti ile bekaya mazhar olup, evvelki vaziyetini aynı ile koruyacaktı.
Allah’ın kainatta değişmez bir kanunu olarak, önemli ve kıymetli şeyleri aynı ile yeniden diriltip iade ediyor. Genellikle eşyanın büyük kısmı misliyet, yani benzer olarak yaratılırken, önemli ve kıymetli şeyler benzer değil, aynı ve tıpkısı ile yeniden iade edilip yaratılıyor. Bu kıymetli ve önemli şeyler ekseri olarak mevcudatın asıl unsurları ve asıl kaideleridir.
Mesela, buğday türünün ruhu hükmünde olan kanunu aynı ile devam ederken, buğday taneleri misliyet, yani benzer olarak devam ediyor. Her türün ruhu hükmünde olan bir kanunu vardır ki, bunlar öneminden dolayı aynı ile devamlıdırlar.
"İşte bu sabit kaideye binaen deriz: Madem, fünunun ittifakıyla ve ulûmun şehadetiyle, hilkat şeceresinin en mükemmel meyvesi insandır. Ve mahlûkat içinde en ehemmiyetli insandır. Ve mevcudat içinde en kıymettar insandır. Ve insanın bir ferdi, sair hayvânâtın bir nev'i hükmündedir. Elbette, kat'î bir hads ile hükmedilir ki, haşir ve neşr-i ekberde, beşerin her bir ferdi aynıyla, cismiyle, ismiyle, resmiyle iade edilecektir."(1)
İnsan, şu kainatın en mükemmel ve en önemli bir halifesi olmasından dolayı, elbette her şeyi ile aynen iade edilecektir. Yani öldükten sonra hem ruhen hem de bedenen ebedi olarak yaşayacaktır. Cesedi benzer olarak değil, aynen ama cennet standartlarına göre geri verilecektir. Dünyada insana nispetle adi ve basit hükmünde olan kanunlar bekaya ve ayniyete mazhar olurken, insan gibi kainatın halifesi konumunda olan bir varlığın aynen iade edilmemesi mümkün ve kabil değildir.
Misliyet ayniyet gibi olmasa da haşri ispat noktasından ayniyet gibidir. Yani misliyet, öldükten sonra dirilmenin provası hükmünde olup, Allah için ikinci dirilişi yaratmanın ne kadar kolay ve basit olduğunu ispat hususunda yeterli ve kafi bir temsil ve önermedir, diye bakmak gerekir.
(1) bk. Lem'alar, On Yedinci Lem'a, Dördüncü Nota.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü