ISTILAH
Bazı kelimelerin sözlük anlamlarının yanında terim anlamları da vardır. Meselâ, kelam, lügatte, “söz, konuşma” manasına gelir. Istılahta ise akaid ilmine ilm-i kelam denilmektedir.
Kur’an’da geçen bazı kelimeler lugat anlamlarıyla, bazıları da ıstılah anlamlarıyla kullanılmıştır. Bunların birbiriyle karıştırılması ayetlerin yanlış yorumlanmasına sebep olur.
Şu ayete bakalım:
“... Onun bitirdiği nebat çiftçilerin hoşuna gider...” (Hadid, 20)
Bu ifade dünya hayatının mahiyetini anlatan ayetin bir bölümüdür. Mealde çiftçiler olarak verdiğimiz ibare, ayette küffar olarak geçer. Küffar, kâfirler demektir. Küfür, lügatte örtmek, saklamak demektir. Çiftçiye kâfir denilmesi, tohumu toprağa bıraktığında üzerini örtmesinden dolayıdır. Keza, karanlığıyla her şeyi örten geceye de kâfir denilmiştir.
Şimdi, “Allah’ı inkâr eden” anlamında kullandığımız kâfir kelimesini, çiftçi anlamında kullanmak elbette doğru değildir.
İşte, özellikle Batınî akımların Kur’an lafızlarını rastgele kullanmaları, nice insanı Kur’an’ın gerçek anlamından uzaklaştırmıştır. Zira onlara göre namaz bir duadır. Zekât, temizlenmektir. Oruç, sır tutmaktır...
Yorumlar
Risale-i Nurlardan örnek verir misiniz?
Terim, bir ilim dalında olmazsa olmaz bilinmesi gereken şey, o ilim dalına mahsus terimler ya da diğer adıyla ıstılahlardır. Istılahlar bilinmediği takdirde, özel anlam içeren kelimeler bilinmeyecek ve anlatılanlar hakkıyla anlaşılmayacaktır.
Vahidiyet, ehadiyet, cüzi, külli, manay-ı harfi, manay-ı ismi, nazar, niyet vesaire.