Kadınların meşvereti caiz midir? Bazıları derlerki, şe'ran kadınlar hizmet için dersanede meşveret yapma hukukuna sahip değiller. Âyet, hadis ve Risale-i Nur ışığında bir açıklama yapar mısınız?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Allah Resûlü (asv), ashabının yanı sıra, hanımlarıyla da oturur konuşur; hatta bir arkadaş gibi onlarla en ciddi meselelerin müzakeresini yapardı. Peygamber Efendimiz (asv)'in, onların düşünce ve fikirlerine kat'iyen ihtiyacı yoktu; çünkü O, vahiy ile müeyyeddi. Ancak, O, ümmetine bir şeyler öğretmek istiyordu. Bu da; o güne kadar kadın, süre gelenin aksine, çok muallâ bir yere oturtulacaktı. Allah Resûlü (asv) bunun pratiğine de yine kendi hânesinden başlıyordu.

... Ve bir misâl

Hudeybiye anlaşması, Müslümanlara çok ağır gelmişti. Öyle ki kimsede yerinden kımıldayacak mecal kalmamıştı. Bu arada Allah Resûlü (asv), kendisiyle umreye niyet edenlere, kurbanlarını kesmelerini ve ihramdan çıkmalarını emretmişti. Ancak sahâbe, "Acaba verilen kararda bir değişiklik olur mu?"düşüncesiyle, meseleyi biraz ağırdan alıyordu. Allah Resûlü (asv), emrini bir kere daha tekrarladı. Fakat, sahabedeki ümitli bekleyiş değişmedi... Evet, bu asla, Allah Resûlü (asv)'e karşı bir muhalefet değildi. Şu kadar var ki, onlar daha değişik bir emir bekliyorlardı. Zira Kabe'yi tavaf etmek üzere yola çıkmışlardı. Hudeybiye'de söylenenler, tatbik safhasına konmayıp anlaşmada bir değişiklik olabilirdi.

İki Cihan Serveri (asv), sahâbedeki bu durumu sezince hemen çadırına girdi ve hanımı Ümmü Seleme Validemiz'le istişare etti. Bu ufku geniş kadın, sırf istişarenin hakkını vermek için konuştu. Çünkü o da biliyordu ki, Allah Resûlü (asv) onun diyeceklerine kat'iyen muhtaç değil... Allah Resûlü (asv), bu istişare ile bize, içtimaî bir ders veriyordu. Bu gibi durumlarda kadınlarla istişare edilmesinde de hiçbir mahzur yoktu.

Validemiz, Allah Resûlü (asv)'ne şu mealde sözler söyledi:

"Ya Resûlallah! Emrini bir daha tekrar etme. Belki muhalefet eder ve mahvolurlar. Fakat sen, kendi kurbanlarını kes ve onlara bir şey demeden de ihramdan çık. Onlar verdiğin emrin kesinliğini anlayınca, ister istemez sana itaat edeceklerdir." (Müsned, IV/326)

Allah Resûlü (asv)'de böyle düşünüyordu. Hemen bıçağını eline aldı ve çadırından çıkarak, kendine ait kurbanları kesmeye başladı. O daha birkaç kurban kesmişti ki, sahâbe de kendi kurbanlarını kesmeye koyuldular. Artık verilen karardan dönüş olmadığını herkes anlamıştı.

Hangimiz, kadınlara karşı bu denli mültefit olabilmişizdir? En kritik anda hanımıyla istişare eden kaç devlet reisi vardır? Bir aile reisi olarak kaç kişi, aile hayatında hanımıyla istişareye yer vermektedir?

Evet, şûra ve meşveret de, her hayırlı iş gibi ilk defa Peygamber (asv) hânesinde hecelendi. ve Allah Resûlü (asv), kendi hanımlarıyla istişare etti. Biz henüz bu anlayışın sofasında dolaşıp duruyoruz, dolaşıyor ve bu sırlı kapının nereden açılacağını bilemiyoruz. Hatta, henüz o kapının tokmağına vurma imkânını dahi elde edemedik. Evet bugün kadın haklarını koruduklarını iddia edenlerin bile düşüncelerinde, kadın hâlâ ikinci dereceden bir varlık olmaktan kurtulmuş değildir. Oysa İslâm, kadına, bir vâhidin yarısı nazarıyla bakar. O, öyle bir bütünün parçası ki, diğer parçanın işe yaraması için onun mevcudiyeti şarttır. Ancak her iki parça bir araya gelince, insanlık vahidinin teşekkül edeceğine inanır. Bu vahidin olmadığı yerde, insanlık da yoktur. Enbiyâ, asfiyâ da yoktur, İslâmiyet de yoktur, millet de yoktur.

Efendimiz (asv), nasıl davranışlarıyla kadınlara karşı lütufkâr davranıyordu; nurlu sözleriyle de hep bu şekilde davranmayı teşvik ediyordu! Bir hadislerinde şöyle buyurur:

"Mü'minlerin iman bakımından en kusursuzu, ahlâkı en güzel olanıdır. (Ahlâk ile insan öyle zirveleri tutar öyle insanî semalara yükselir ki, hiçbir ibadetle o makamları elde etmek mümkün olmaz.) Ahlâkı en güzel olanınız da, kadınlarına en güzel davrananınızdır." (Tirmizi, Rada, 11)

Görülüyor ki, eğer kadınlık, insanlık tarihinde bir kere aradığını bulmuş ve bir kere gerçek manâda onurlandırılmışsa, o da Peygamber Efendimiz Aleyhisselâm döneminde olmuştur.(1)

Kadınların hizmet için veya başka bir neden için kendi aralarında meşveret etmesini yasaklayan bir âyet ya da hadis bilmiyoruz. Kaldı ki, meşvereti teşvik eden ayet ve hadislerde emir ve tavsiye mutlaktır, kadın erkek ayırımı yapılmıyor.

(1) hikmet.net adlı web sayfasından alınmıştır.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 5.761
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

duygu61238
bence o bazı insanlar, kadınların meşveret yapmasını tenkid edeceklerine hizmetin farklı cepheleriyle ilgilensinler.hem kadınları bu kadar kısıtlamaları da bazılarının hizmeti, İslamiyeti yanlış tanımasına neden olur.Medeni hayatta kadına bu kadar hak tanındıgı halde böyle meşru dairede meşveret yapmalarına söz etmek hiç dogru olmaz.kadınların dersaneye geldiklerine şükretsinler bence.
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Yükleniyor...