Kafirin ebedi cehennemde kalmasını bir türlü anlayamıyorum, bunu açık ve net olarak izah eder misiniz? Sonlu bir insan, nasıl sonsuz cinayet işleyebiliyor? Risalelerde bu sorunun cevabı var mı acaba?
Değerli Kardeşimiz;
Kafirin her anı bir değil, bin cinayet hükmündedir. Zira bütün kainat, Allah’ı bize tanıtmak ve sevdirmek üzere programlanıp hareket etmekte iken, insan, küfür ve şirk ile bütün kainatın amaç ve misyonuna zulmetmiş ve cinayet etmiş oluyor. Yani küfür ve şirk, onların hizmet ve varlık nedenlerini hiçe saymak oluyor.
Nasıl bir insanı öldürmek bütün insanlığı öldürmek ile eşdeğer ise, aynı şekilde bir dakika küfür de bütün kainatı tahkir etmekle eşdeğerdir. Zira kainat istisnasız bir bütün halinde iman ve marifete hizmet ediyor. Öyle ise inkar, bütününü inkar hükmündedir. Kainattaki yardımlaşma ve dayanışma kanunları, kainatı bir bütün haline getirdiği için, amaç ve misyon noktasından da büyük bir birlik ve bütünlük içindeler. Öyle ise küfür de bazılık değil bütünlük hükmediyor.
Rakamlar tamamen hakikati akla yaklaştırmak içindir, yoksa rakamların dili bu hakikati tam manası ile izah etmekte yeterli değildir. Yani işin rakam boyutunu bir anlama aracı olarak kabul edelim, yoksa rakamla net bir hesap çıkarmak mümkün değildir. Ebedi cezanın yanında rakamlar sönük kalır, öyle ise rakamlar sadece anlama kolaylığı içindir.
Üstad Hazretleri bu hususu maddeler şeklinde şu şekilde izah ediyor:
"S - Bir kâfirin mâsiyet-i küfriyesi, mahduttur, kısa bir zamanı işgal ediyor. Ebedî ve gayr-ı mütenahi bir ceza ile tecziyesi adalet-i İlâhiyeye uygun olmadığı gibi, hikmet-i ezeliyeye de muvâfık değildir; merhamet-i İlâhiye müsaade etmez."
"C - O kâfirin cezası gayr-ı mütenahi olduğu teslim edildiği takdirde, kısa bir zamanda irtikâp edilen o mâsiyet-i küfriyenin, gayr-ı mütenahi bir cinayet olduğu altı cihetle sabittir:"
"Birincisi: Küfür üzerine ölen bir kâfir, ebedî bir ömürle yaşayacak olursa, o gayr-ı mütenahi ömrünü behemehal küfürle geçireceği şüphesizdir. Çünkü kâfirin cevher-i ruhu bozulmuştur. Bu itibarla, o bozulmuş olan kalbin gayr-ı mütenahi bir cinayete istidadı vardır. Binaenaleyh, ebedî cezası, adalete muhalif değildir."
"İkincisi: O kâfirin mâsiyeti mütenahi bir zamanda ise de, gayr-ı mütenahi olan umum kâinatın, vahdaniyete olan şehadetlerine gayr-ı mütenahi bir cinayettir."
"Üçüncüsü: Küfür, gayr-ı mütenahi nimetlere küfran olduğundan, gayr-ı mütenahi bir cinayettir."
"Dördüncüsü: Küfür, gayr-ı mütenahi olan zat ve sıfât-ı İlâhiyeye cinayettir."
"Beşincisi: İnsanın vicdanı, zâhiren mütenahi ise de, bâtınen ebede bakıyor ve ebedi istiyor. Bu itibarla, gayr-ı mütenahi hükmünde olan o vicdan, küfürle mülevves olarak mahvolur, gider."
"Altıncısı: Zıt, zıddına muânid ise de, çok hususlarda mümasil olur. Binaenaleyh iman, lezaiz-i ebediyeyi ismar ettiği gibi, küfür de âlâm-ı elîmeyi ve ebediyeyi âhirette intaç etmesi, şe'nindendir."
"Bu altı cihetten çıkan netice ve gayr-ı mütenahi olan bir ceza, gayr-ı mütenahi bir cinayete karşı ayn-ı adalettir."(1)
Özellikle birinci madde meseleyi tam hallediyor. Şayet kalbi küfür ile kokuşmuş bir kafir, dünyada ebedi yaşasa idi, ebedi küfür üzerinde olacaktı ki; bu da ebedi cehennemi iktiza eder. Bir kimse bir cinayet işlese ve cezasını çekse; ama ceza bittikten hemen sonra ikinci ve üçüncü cinayetleri işlese, hepsinden ayrıca yargılanıp ceza alır. Hatta ehl-i kalp olan hakim, bu adamın ıslah olmaz bir cani olduğunu istikbalde de görüp onu ebedi hapsetse ayn-ı adalet hareket etmiş olur.
Devlet nasıl haksız bir suçluya kamu davası açıyor ise, zira mahkeme kamusal bir kurumdur, bireyler şahsi kusurları ile bu kurumlara maddi ve manevi zarar verirse, kamu hakkına tecavüz etmiş sayılır ve cezasını da görür. Aynı şekilde kainat da bir kamusal alandır; insan bu alanda vazifesizliği ile yani iman ve ibadeti terk etmek ile, bütün kamunun hukukunu çiğnemiş sayılır. Allah da hem kendi hakkı için, hem de kamunun hakkı için; insana kamusal dava açar ve cezasını keser. Zira insanın imansızlık ve ibadetsizliği şahsi bir cinayet değil, kamusal bir cinayettir.
Nasıl beşer mahkemelerinde; suç cüzi olduğu halde, müebbed yani ebedi ceza makul ve vaki ise; aynı şekilde külli küfür cinayetinin, ebedi bir ceza ile cezalandırılması da gayet makul ve adildir.
Günümüzde birkaç kişiyi öldüren canilere müebbed ceza veriliyor, hatta bazen birkaç müebbed ceza da verildiği oluyor. Müebbed, sonsuz ve daimi demektir; demek o caninin ömrü ebedi olmuş olsa idi, cezası da ebedi olacaktı demektir. Yani sonsuz ceza kavramı, insanlığın hukuk sisteminde de caridir.
Hal böyle iken küfür sebebi ile, hadde hesaba gelmeyen cinayetler işleyen bir kafire, sonsuz bir ceza verilmesi; gayr-i adil ve makul sayılmamalı...
(1) bk. İşârâtü'l-İ'câz, Bakara Sûresi, 7. Âyet Tefsiri.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Allah cc sizden ebeden razı olsun
Katil olan bir adamın ikinci üçüncü dördüncü kişiyi oldurecegi anlamına gelmez ama
Özellikle birinci madde meseleyi tam hallediyor. Şayet kalbi küfür ile kokuşmuş bir kafir, dünyada ebedi yaşasa idi, ebedi küfür üzerinde olacaktı ki; bu da ebedi cehennemi iktiza eder. Bir kimse bir cinayet işlese ve cezasını çekse; ama ceza bittikten hemen sonra ikinci ve üçüncü cinayetleri işlese, hepsinden ayrıca yargılanıp ceza alır. Hatta ehl-i kalp olan hakim, bu adamın ıslah olmaz bir cani olduğunu istikbalde de görüp onu ebedi hapsetse ayn-ı adalet hareket etmiş olur.
Demissiniz dünyada kalsaydı inkarinda devam edecekti diyor üstad hazretleri ama şöyle söyleyeyim kâfir olduğu halde sonradan Müslüman olanlar var onlarin müslüman olmayacağini nereden biliyoruz benim 20 günlük bir hayatım olsun ilk 10 gününde adam öldürmüş oluyum bu 11. Günde adam öldüreceğim anlamına gelmez (kâfir olan birisinin sonradan Müslüman olmayacagi anlamına gelmez gibi) 10.gununde yakalandım ben mesela hakim bana seni yakalamasalardi geri kalan 10 günde adam öldürecektin demesi saçma olmaz mı hasa umarım temsil anlaşılmıştır
Üstad burda umuma değil Ebu leheb gibiler için mi demistir
Allah'ın ilmi belli kişiler için değil bütün iman etmeyecekler içinde geçerlidir. Yani ebedi yaşasa ebedi iman etmeyenler imansız kabre girenlerdir. Şayet imana kabil olsalardı mutlaka ölmeden iman ederlerdi demek iman etmemişlerse iman etmeyecekleri de sabit olur. "İnkâr edenleri uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir, asla iman etmezler. " Bakara, 6
"Onların, ateşin karşısında durdurulup, "Âh! keşke dünyaya geri gönderilsek de, bir daha Rabbimizin âyetlerini yalanlamasak ve inananlardan olsak!" dediklerini bir görsen! Hayır! daha önce gizlemekte oldukları şeyler (günahlar) kendilerine göründü. Onlar dünyaya geri gönderilseler bile, yine kendilerine yasaklanan şeyleri mutlaka tekrar yaparlardı. Onlar kesinlikle yalancıdırlar." (En'âm, 6/27-28)
İnsan sonlu olabilir ama inkar ettiği şey sonsuz. Sonsuzu inkar sonsuz bir cinayettir. Ve elbette sonsuz azabı hak eder.