"Kezalik, hakaik-i mahzâ ve mücerredât-ı sırfeden olan mâneviyatta, maddiyûnun hükümlerine müracaat ve fikirleriyle istişare etmek, âdetâ lâtife-i Rabbaniye denilen kalbin sektesini ve cevher-i nurânî olan aklın sekeratını ilân etmek demektir." İzahı?
Değerli Kardeşimiz;
"Kezalik, hakaik-i mahzâ ve mücerredât-ı sırfeden olan mâneviyatta, maddiyûnun hükümlerine müracaat ve fikirleriyle istişare etmek, âdetâ lâtife-i Rabbaniye denilen kalbin sektesini ve cevher-i nurânî olan aklın sekeratını ilân etmek demektir. Evet, her şeyi maddiyatta arayanların akılları gözlerindedir. Göz ise mâneviyatı göremez."(1)
Hakaik-i mahza ve mücerredat-ı sırf; akıl ve maddi ölçüler ile anlaşılması mümkün olmayan maneviyata ve metafiziğe, yani manevi ilimlere ait konuların tamamıdır.
Mesela, ölümden sonraki hayat bir laboratuvar ortamında kimyasal çözücüler ile incelenecek ve mahiyeti çözülebilecek bir konu değildir. Ya da meleklerin mahiyeti fizik ya da kimya profesörlerinin alanına girmez ki gidip melek hakkında onlardan malumat alalım.
Hastalık tıp ve doktorların alanıdır, hastalığı gidip inşaat mühendisine soramazsın; sorar ve onun tavsiyelerini tatbik edersen ölüm fermanını imzalamış olursun.
Yani her işi ehline ve uzmanına götürmek gerekiyor. Akıl ve maddi ölçüler manevi alanlara mizan olamayacağı gibi, manevi kaynaklar da maddi alanlara mizan olamazlar.
Peygamber, vahiy, ilham gibi kıstas ve ölçüler, manevi alanlarda otoriter ve kaynak iken akıl, fen ve laboratuvar gibi kıstas ve ölçüler de maddi sahalarda otoriter ve kaynaktır.
Mesela, İmam-ı Gazali ile İmam-ı Rabbani manevi sahada uzman oldukları için, bu iki mübarek zatın manevi alemdeki sözleri ve hükümleri, maddi sahada uzman olan bütün bilim ve fen adamlarının sözünden daha kıymetli daha esaslı daha sağlamdır.
Durum aksi içinde geçerlidir. Yani İmam-ı Gazali ile İmam-ı Rabbani'nin maddi alandaki sözleri, bilim adamlarının sözünden daha değerli daha kıymetli değildir.
Cahil ve avam insanlar bu gerçeği dikkate almadığı için, bilim adamlarının dinsiz ve inkarcı olması onların itikadını sarsabiliyor. Oysa bilim adamlarının manevi sahada hiçbir ağırlıkları ve değerleri yok ki, onların manevi alemleri inkar etmesi benim manevi kuvvetimi sarssın...
Netice, mühim bir hastalık için uzman doktora değil de bir imama gidip tavsiye beklemek, maddi ölüme davetiye hükmünde olabildiği gibi, manevi konularda da bir fen bilim adamına gidip tavsiye almak, bazen kalb ve aklın manen ölmeseine vesile olabilir.
(1) bk. Muhakemat, Üçüncü Mukaddeme.
İlgili ders videosu için tıklayınız:
Prof. Dr. Şadi Eren, Muhakemat Dersleri (3.Bölüm)
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar