Kırk kişiden bir kişinin imanlı gitmesi şu zamanda da geçerli midir? Hâlâ dindar dediğimiz insanlarda öyle davranış ve konuşmalar duyup görüyoruz ki, dehşette kalıyoruz!..
Değerli Kardeşimiz;
"Herkesin, İmân mukabilinde, bu zemin yüzü kadar bağlar ve kasırlarla müzeyyen ve bâki ve daimî bir tarla ve mülkü kazanmak veya kaybetmek dâvâsı başına açılmış. Eğer İmân vesikasını sağlam elde etmezse kaybedecek. Ve bu asırda, maddiyyunluk tâunuyla çoklar o dâvâsını kaybediyor. Hattâ bir ehl-i keşif ve tahkik, bir yerde kırk vefiyattan yalnız birkaç tanesi kazandığını sekeratta müşahede etmiş; ötekiler kaybetmişler. Acaba bu kaybettiği dâvânın yerini, bütün dünya saltanatı o adama verilse doldurabilir mi?"(1)
Kırk vefiyattan birkaç kişinin kurtulması meselesi, tahkiki imanı elde edemeyen ve imanı taklitte kalan ve dünyanın afaki meselelerine dalmış insanların halini ifade ediyor. Bu zamanda dünyada en önemli vazife imanı kurtarmak, yani imanla kabre girmektir. İmanı taklitten tahkikiye çıkardıktan sonra, farzları yapan ve büyük günahları işlemeyen kurtulur inşallah.
Yoksa imanı taklitte kalan bir insan, cami cemaati de olsa tehlike içindedir. Saadet-i ebediyenin vesikası tahkiki imandır. İmanda en küçük bir arıza ve şüphe bütün amelleri iptal eder, yapılan amellerin ehemmiyeti kalmaz. Onun için imanı kavi hale getirmek bu zamanın en birinci vazifesidir. Çünkü taklidi iman bu zamanın fenden ve felsefeden gelen inkar hücumuna karşı duramıyor ve dayanamıyor. Sarsılmaz ve dayanıklı iman olan tahkiki imanı elde edemeyenlerin çoğu, bu davayı kaybetmişler ve etmeye de namzettirler. Bu husus, içinde bulunduğumuz zaman için de geçerlidir. Her zaman ve dönem için de geçerli olacaktır.
Lakin hayatta olanlar için, şu imanla kabre girer, şu girmez demek yanlış olur. Zira onların akıbeti bize meçhul ve gaybidir. O anda küfür üzerinde olan birisi daha sonra tövbe edip tahkiki imanı kazanabilir. Bu yüzden, "Şu kimse kesinlikle kafir olarak ölür." denilmez. Üstad Hazretlerinin kırk vefiyat meselesi, akıbeti kerametle görüp söylemesi ile sabittir.
Özet olarak, bir kişi bu zamanda sağlam imanı elde ettikten sonra, ibadetlerin asgarisi olan farzları yapar, kebairi de terk ederse kurtulur. Tahkiki imanı elde edemeyenler ise, cami cemaati de olsa bu zamanın inkar selinden kurtulmalarının çok zor ve müşkül olduğuna işaret ediliyor.
(1) bk. Şualar, On Birinci Şua, Dördüncü Mesele.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü