"Kıssa-i Musa’nın yedi cümlelerine misal olarak Lemaat’ta İ’caz-ı Kur’an Risalesi’nde, o cüz’î cümlelerin her bir cüzünün nasıl mühim bir düstur-u küllîyi tazammun ettiğini beyan etmişiz..." Kıssa-i Musa’nın yedi cümlesinden maksat nedir?
Değerli Kardeşimiz;
Lemeât’ta bu yedi ayet şu şekilde yer almıştır:
1. "Bu gün senin (boğulan) cesedine necat (kurtuluş) vereceğim..." (Yunus, 10/92)
Mısır firavunları öldüklerinde, cesetleri mumyalanır, güya böylece istikbale nakledilirlerdi. Âyet-i kerîmede söz konusu olan Firavun ise suda boğulduğundan mumyalanması söz konusu olmadı. Cenâb-ı Hak onun bedenine necat vereceğini, yani balıklara yem olmaktan, çürüyüp dağılmaktan koruyup, o cesedi öylece muhafaza edeceğini beyan ediyor. Nitekim bu asrın sahilinde bir ibret levhası olarak o ceset bulunmuştur, İngiltere’de sergilenmektedir.
2. "…Firavun da 'Ya Haman, dedi, bana bir kule yap...' " (Mü’min, 40/36)
Piramitler, firavunların kibir ve zulüm abideleridir. Firavun da aynı kibri çok daha ileri derecede taşıdığından, veziri Haman’a yüksek bir kule yapmasını emretmişti; ta ki kendi aklınca o kulenin başına çıkıp Cenâb-ı Hakk’ı (kendi ifadesiyle Musa’nın Rabbini) görecekti. Böyle bir şey olmayacağını kendisi de biliyordu. Maksadı, görmek değil, inkârına delil getirmekti. “En yüksek kuleye çıktım, Musa’nın ilahını görmedim.” diyecekti.
3. "Karun, Musa (as)'ın kavmindendi..." (Kasas, 28/76)
Firavun’daki kibir bir başka şekliyle Karun’da da kendini göstermiş, servetinin zekâtını vermemek için “Ben kendi ilmimle kazandım.” diyerek nankörlük etmiş ve ceza olarak da yerin yarılmasıyla malıyla birlikte toprağa gömülüp helak olmuştu. Karun’un akıbetinin beyan edilmesinde, Benî İsrâil’in faiz kaynaklı servetlerinin acı akıbetine de bir işaret ve onlara da bir ikaz vardı.
4. "... Ve asla onu (ölümü) temenni etmezler..." (Bakara, 2/95)
Bir önceki ayette haber verildiği gibi, Yahudiler ahiret yurdunun, başkaları için değil, sadece kendileri için olduğunu iddia ediyorlardı. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (asm.) Allah’ın emriyle onlara şu teklifte bulunmuştu: “Eğer doğru söyleyenlerden iseniz haydi ölümü temenni edin.”
Bu ayetin tamamının meali şöyledir: “Fakat ellerinin yaptıkları yüzünden onu hiçbir zaman temenni etmezler.”
“Ellerinin yaptıkları” ifadesi, onların işledikleri bütün kötülükleri ifade etmekle birlikte, bilhassa Tevrat’ı tahrif etmelerini hatırlatmaktadır.
5. "... Oğullarını boğazlatıyor ve kadınlarını hayatta bırakıyordu..." (Kasas, 28/4)
Bu hadise, Yahudi milletinin tarih boyunca maruz kaldığı katliamlara bir misaldir. Kızların diri bırakılması da o milletin sefahat konusunda büyük rol oynadıklarına bir işaret olarak kabul edilmiştir.
Bilindiği gibi, bir kâhinin Firavun’a “İsrailoğullarından bir çocuk dünyaya gelecek ve senin saltanatını sona erdirecek.” şeklinde verdiği haber üzerine, Firavun bütün erkek çocukları öldürüyor, kızları sağ bırakıyordu.
Bir tefsirde böyle bir tedbirin Firavun'un ahmaklığına delil olduğu beyan edilerek şöyle buyurulur: “Kâhin doğru söylüyorsa çocukları öldürmekle bu akıbetten kurtulamaz. Yalan söylüyorsa, onun sözüne itibar edilmez.”
6. "...Üzerlerine de zillet ve meskenet binası kuruldu..." (Bakara, 2/61)
Bu âyet-i kerîmede Yahudi kavminin önceleri hâkimiyet ve azamet sahibi iken, inat, hayat hırsı ve ölüm korkusu yüzünden işledikleri büyük hatalarla zillet ve meskenete düştükleri haber veriliyor. Aynı sebepler aynı neticeleri doğuracağı için, bütün insanlara da bu kötü sıfatlardan uzak kalmaları ders verilmiş oluyor.
"... müfsitlik ederek yer yüzünü fesada vermeyin." (Bakara, 2/60)
"... Yeryüzünde muhakkak bozgunculuk yapacaksınız." (İsra, 17/4)
Lemeat’ta yer alan bu yedinci maddede iki ayrı ayet yer alıyor ve her ikisinde de aynı mesaj veriliyor: Onların insanları ifsat edip yanlış yola, haram kazanca, faize, sefahate sevk ettikleri ve insaniyetlerini fesada vererek onları “hayvan gibi yahut daha aşağı bir derekeye” indirdikleri haber veriliyor.(1)
(1) bk. Asar-ı Bediyye, Lemeât, Kıssa-ı Musa’nın Tekrarından Çıkan Lemâat-ı İ’caz.Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü