Kul, Cenab-ı Hakk'ın isim ve sıfatlarını okumak için bu dünyaya gönderilmiş, diyorsunuz. Bu isimleri okuyamayanların durumu, imani açıdan çok mu kötü?
Değerli Kardeşimiz;
İbadet ve tefekkürü emreden bütün ayetler bu maksada işaret ediyor. Bu hususta en meşhur ayet şudur:
"Cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım." (Zâriyât, 51/56)
İbn-i Abbas (ra) bu ayetteki "ibadet" tabirini "tefekkür ve iman" şeklinde tefsir etmiştir.
Ayrıca düşünmeyi ve tefekkürü amir olan aşağıdaki ayetler de bu hususta zikredilebilir:
1. "Düşünen bir topluluk için ..." (Bakara, 2/164.)
2. "Aklıselim sahipleri için gerçekten açık ibretler vardır ..." (Al-i İmran, 3/190)
3. "Anlayıp öğrenmek isteyen bir topluluk için ..." (Bakara, 2/230)
4. "Görmüyorlar mı ..."(Yasin, 36/71)
5. "Düşünüp anlasınlar diye ..." (Bakara, 2/221)
6. "Hâlâ düşünmüyor musunuz?.." (Yunus, 10/3)
7. "Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz ..." (A'raf, 7/3)
8. "Akıl erdirmiyor musunuz?.." (Yunus, 10/16)
9. "Düşünesiniz diye ..." (Bakara, 2/73)
10. "Onlar düşünmezler ..." (Ankebut, 29/63)
11. "Eğer düşünüp anlıyorsanız ..." (Al-i İmran, 3/118)
Bu gibi yüzlerce ayet ve hadis-i şerif tefekkürü asıl bir maksat olarak ilan ediyor. Elbette tefekkürsüzlük de bir o kadar tehlikelidir, diye anlamak gerekir. Zira bütün günah ve gafletin temelinde tefekkürsüzlük ve marifetsizlik yatıyor. Bu yüzden Kur’an, binlerce ayeti ile bizi tefekkür ve marifete davet ediyor.
İnsanın yaratılış gayesi iman ve marifettir. Marifullah; Allah’ı bütün esmâ ve sıfatlarıyla ve şuunatıyla tanımaktır. Ahsen-i takvimde yaratılan insan bütün esmâya mazhar olma şerefine ermekle marifet sahasında en ileri makamlara çıkmaya namzet olmuştur. Bu ise hakiki bir saadettir; dünyanın gelip geçici saadetleriyle mukayese edilmeyecek kadar yüksektir.
Marifetullahın “üssü'l-esâsı” “imân-ı billâhtır.” Kur’ân-ı Kerîmin bir hülasası olan Fatiha sûresinde, bütün medih ve senanın Allah’a mahsus olduğu beyan edildikten sonra, marifet dersine geçilmiş ve ilk olarak Allah’ın Rabbü’l-âlemîn olduğu nazara verilmiştir. Sonra O’nun Rahmân ve Rahîm olduğu beyan edilmiştir. Allah’ı isimleriyle, sıfatlarıyla, hikmetiyle, rahmetiyle, celâl ve cemâliyle tanıma hususu birçok âyet-i kerîmede ders verilmiştir.
Bütün bu derslerin esası îmandır. Yâni, insan önce Allah’a iman edecektir ki, daha sonra O’nu tanıma konusunda ilim ve irfanını artırma yoluna girsin.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü