Kur'an hakaikinin hıfzının daha ziyade lüzumu var, ifadesini nasıl anlamalıyız?
Değerli Kardeşimiz;
Risale-i Nurlar, Kur'an'ın bahsettiği ve bizlerin de iman etmek zorunda olduğumuz hakikatleri, zamanımızın fehmine sunan bir Kur'an tefsiridir. Bu eserleri ve dolayısı ile bu hakikatleri okumak, Kur'an'ı okumak demektir. Kur'an'a rağmen bir kitap okumaktır, diye anlamak çok yanlıştır. Nasıl ki, kainat kitabını okuyoruz; kelebeği, arıyı, ineği okumak ve onlar hakkında düşünmek, Allah adına olursa, ibadettir. Öyle de risaleleri de Kur'anı anlamak hesabına okumak, marifettullah noktasında ulvi bir ibadettir. Zira Risaleler, Kur'anı anlatıyor. Kur'an'a gelen saldırılara cevap veriyor. İşte yukarıdaki ifadeler de Kur'an hesabına Risaleleri okumaya teşvik ediyor.
Kur'an'ı okumağa gelince, zaten yeri tartışılmaz. Her zaman ve her mekanda en yüksek makam Kur'an'ındır. Bu konu ile ilgili sorulan bir soruya, Üstad Bediüzzanın verdiği şu cevaba bakalım:
"Sizlerin ümidimin pek fevkinde gayret ve faaliyetiniz beni, âhir hayatıma kadar mesrur ve müteşekkir edecek bir mahiyettedir. Bu defa mektubunuzda, 'Hıfz-ı Kur’ân’a çalışmak ve Risale-i Nur’u yazmak, bu zamanda hangisi takdim edilse daha iyidir?' diye sualinizin cevabı bedihîdir. Çünkü, bu kâinatta ve her asırda en büyük makam Kur’ân’ındır. Ve her harfinde, ondan tâ binler sevap bulunan Kur’ân’ın hıfzı ve kırâati her hizmete mukaddem ve müreccahtır. Fakat, Risale-i Nur dahi o Kur’ân-ı Azîmüşşanın hakaik-i imaniyesinin burhanları, hüccetleri olduğundan ve Kur’ân’ın hıfz ve kıraatine vasıta ve vesile ve hakaikini tefsir ve izah olduğu cihetle, Kur’ân hıfzıyla beraber ona çalışmak da elzemdir."(1)
(1) bk. Kastamonu Lahikası, 44. Mektup.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü