"Kur’ân-ı Kerîm öyle bir maide-i semaviyedir ki, binler muhtelif tabakada olan efkâr ve ukul ve kulub ve ervah, o sofradan gıdalarını buluyor,.. Hatta pek çok kapıları kapalı kalıp istikbalde geleceklere bırakılmış." Bu risaleden sonra açılan kapı var mı?
Değerli Kardeşimiz;
"Elhasıl: Nasıl Elhamdü lillâh gibi bir lâfz-ı Kur'ânî okunduğu zaman, dağın kulağı olan mağarasını doldurduğu gibi, aynı lafız, sineğin küçücük kulakçığına da tamamen yerleşir. Aynen öyle de Kur'ân'ın manaları, dağ gibi akılları işbâ ettiği gibi, sinek gibi küçücük, basit akılları dahi aynı sözlerle talim eder, tatmin eder. Zira Kur'ân bütün ins ve cinnin bütün tabakalarını imana davet eder. Hem umumuna imanın ulumunu talim eder, ispat eder. Öyleyse, avamın en ümmisi, havassın en ehassına omuz omuza, diz dize verip beraber ders-i Kur'ânîyi dinleyip istifade edecekler. Demek Kur'ân-ı Kerîm öyle bir maide-i semaviyedir ki, binler muhtelif tabakada olan efkâr ve ukul ve kulub ve ervah, o sofradan gıdalarını buluyorlar, müştehiyâtını alıyorlar, arzuları yerine gelir. Hatta pek çok kapıları kapalı kalıp istikbalde geleceklere bırakılmıştır." (Sözler, Yirmi Beşinci Söz, Birinci Şule)
Evvela, Kur’an’ın manasındaki bu vüsat ve ihata, Allah’ın kelamı olmasından dolayı ebedidir, bu sebeple hiçbir âlim ve müçtehid bu genişlik ve ihatanın sonunu getiremez. Yani Kur’an bütün akılların hocası bütün kabiliyetlerin terbiye edicisi ve bütün zamanların mutlak rehberidir.
İkincisi, Üstad Hazretlerinden sonra her meslek sahibi kendi sahasında o kapalı kapıları aralayabilir, bu imkân dâhilindedir. Bu hususu imkân dışı görmek yanlış ve hata olur. Lakin bilinen bir “kapı aralama” da henüz yok.
Üçüncüsü, her sahada mütehassıslardan müteşekkil bir heyetin ileride Kur’an’ın küllî bir tefsirini yazacağını Üstad Hazretleri müjdeliyor. Bu da gösteriyor ki ileri dönemlerde zemin müsait hâle geldiğinde bu tarzda çalışmalar olabilecektir.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü