"Kur'ân-ı Mu'cizü'l-Beyânın feyziyle, sırr-ı kayyûmiyet noktasında azîm, hadsiz bir hikmet, bir gaye göründü. Ve onunla, 'tılsım-ı kâinat' ve 'muammâ-yı hilkat' tabir edilen bir sırr-ı İlâhî anlaşıldı." ifadelerini izah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Kâinat ve mevcudatta sürekli bir yenilenme ve tazelenme hükmediyor. Ve kâinatın üstünde tecelli eden ince ve latif sanatların okunması noktasında, insanların ve şuur sahiplerinin nazarı kâfi gelmiyor. Hatta şuur sahibi mahlûkat, bu sanatların çok azına muttali olabiliyorlar. Öyle ise bu ince ve latif sanatların çoklukla icat edilmesinde, başka bir sır, başka bir hikmet olması lazımdır.

Üstad, kâinatta ve mevcudatta şuurlu mahlûkların muttali olamayacağı ince sanatları; ancak Allah’ın sonsuz ve latif nazarı görebilir, ona bakıyor diyerek izah ediyor. Ama bu ince ve latif sanatların yanında, bir de mevcudatta tazelenmek ve yenilenmek kanunu hükmediyor. Allah’ın sonsuz nazarı, mevcudatın ince ve sırlı hakikatlerini müşahede etmek noktasında kafi olmakla birlikte tazelenmek ve yenilenmek kanunun izahında ayrı bir hikmetin olması gerektiğini düşünüyor ve kalbine şu mana tezahür ediyor: Mevcudatın sabit kalmayıp, sürekli değişmesinde ve yenilenmesinde, İlâhî bir lezzet, İlâhî bir şevk, İlâhî bir aşk manası ve sırrı hükmediyor. İşte “tılsım-ı kâinat" ve "muammâ-yı hilkat" bu manayı ifade ediyor.

Üstad, bu manayı bahsin devamında şöyle ifade ediyor:

"... Madem bu esmânın kudsî cemallerini irâe eden aynaları ve güzel nakışlarını gösteren levhaları ve güzel hakikatlerini ifade eden sayfaları bu mevcudattır ve bu kâinattır. Elbette o daimî ve bâki esmâ, hadsiz cilvelerini ve nihayetsiz mânidar nakışlarını ve kitaplarını, hem müsemmâları olan Zât-ı Kayyûm-u Zülcelâlin nazar-ı müşahedesine, hem had ve hesaba gelmeyen zîruh ve zîşuur mahlûkatın nazar-ı mütalâasına göstermek ve nihayetli, mahdut bir şeyden nihayetsiz levhaları ve bir tek şahıstan pek çok şahısları ve bir hakikatten pek kesretli hakikatleri göstermek için, o aşk-ı mukaddes-i İlâhîye istinaden ve o sırr-ı kayyûmiyete binaen, kâinatı umumen ve mütemadiyen cilveleriyle tazelendiriyorlar, değiştiriyorlar."(1)

(1) bk. Lem'alar, Otuzuncu Lem'a, Altıncı Nükte, Üçüncü Şua.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 3.693
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

Ziyaretçi (doğrulanmadı)
hem kendi celle celalüh görmek ile sonsuz aşkı mukaddes ilahi ortaya çıkıyor hem göstererek insana aşkı mukaddesimi tattırıyor.
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...