"Kurt, gövdenin içine girdi. Şimdi, mukavemet güçleşti. Korkarım ki, cemiyetin bünyesi buna dayanamaz. Çünkü düşmanı sezmez. Can damarını koparan, kanını içen en büyük hasmını dost zanneder." İzah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Bana ıztırap veren," dedi "Yalnız İslâmın mâruz kaldığı tehlikelerdir. Eskiden tehlikeler hariçten gelirdi; onun için mukavemet kolaydı. Şimdi tehlike içeriden geliyor. Kurt, gövdenin içine girdi. Şimdi, mukavemet güçleşti. Korkarım ki, cemiyetin bünyesi buna dayanamaz. Çünkü düşmanı sezmez. Can damarını koparan, kanını içen en büyük hasmını dost zanneder. Cemiyetin basiret gözü böyle körleşirse, iman kalesi tehlikededir. İşte benim ıztırabım, yegâne ıztırabım budur. Yoksa şahsımın mâruz kaldığı zahmet ve meşakkatleri düşünmeye bile vaktim yoktur. Keşke bunun bin misli meşakkate mâruz kalsam da iman kalesinin istikbali selâmette olsa!.."(1)

Düşman İngiliz, Fransız, İtalyan olsa ona karşı koymak kolaydır, çünkü dışardan gelen düşmana karşı gard alıp savunma yapmak her zaman için basittir. Yani hariçten gelen düşman pirinç içindeki siyah taş gibidir, ayıklanması kolaydır. Nitekim Milli Mücadele bunun en güzel örneğidir.

Ama düşman Mustafa, İsmet, Şükrü, Peker ismi ile sana sinsice ve aldatarak saldırıyor ise, buna karşı koymak çok zordur. Çünkü içten ve sinsice hareket eden düşman pirinç içindeki beyaz taş gibidir, insanın dişini de kırar midesini de tahrip eder.

İnsanların çoğunluğu cahil ve avamdır, içteki bu sinsi düşmanları tefrik ve temyiz etmekten acizdir. Cahil ve avam insanlar bu sinsi düşmanları kendine dost zanneder, onlara güvenir hatta onların arkasında kale gibi durabilirler. Bu düşmanlarda toplumun içinde dolaşan zararlı bir virüs gibi bünyeyi kemirir durur. En büyük hasmını dost zanneder.

Mesela bir toplumun can damarı eğitim sistemidir. Dini ilim ve terbiyeyi eğitimden ayıklayıp sadece fen ilimleri okutacağım (sinsi) planı ile dinsizliği yaygınlaştırmaya çalışırsan, bu toplum her anlamda çökmeye mahkum olur ve olmuştur da.

Oysa eğitim sisteminde fen ile din ilimleri beraber verilip kişinin hem aklı hem de kalbi aydınlanmalıdır. Sadece akla hitap edip kalbi ihmal etmek dinsiz, arsız ve ahlaksız bir toplum inşa etmek demektir.

Kurt; dinsizlik ve maddeci felsefedir. İslam toplumlarına fikir ve ideolojik olarak girmiştir ve Müslümanları inanç ve ahlaki açıdan çökertmiş ve zedelemiştir. Komünizm fikri çok Müslümanların imanını ve ahlakını bozmuş ve ebedi helakiyetlerine sebep olmuştur.

(1) bk. Tarihçe-i Hayat, Isparta Hayatı.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

Ender56

"Dünya, büyük bir mânevî buhran geçiriyor. Mânevî temelleri sarsılan garp cemiyeti içinde doğan bir hastalık, bir veba, bir tâun felâketi, gittikçe yeryüzüne dağılıyor."burdaki buhrandan maksat nedir? İzah edermisiniz?

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editor (Mehmet Selim)
Aslında bu ifade tam izah ediyor: "Mânevî temelleri sarsılan garp cemiyeti içinde doğan bir hastalık, bir veba, bir tâun felâketi, gittikçe yeryüzüne dağılıyor." Evet insanlığı - güya - saadete ve güzelliğe ulaştırmak adına ortaya atılan çok ideolojiler, sistemler olmuştur. Bunlar; ateizm, darvinizm, modernizm, kapitalizm gibi ideolojilerdir. İşte Üstad Bediüzzaman hazretleri bunların hepsinin insanlığı memnun etmekten uzak olduğunu, aksine insanı buhrana, ruh sıkıntısına, yalnızlığa, egoizme sürüklediğini ifade ediyor. bunlar Batının kokuşmuş ve çürümüş batıl formülleriyle değil, İslamın asra bakan taptaze fikir ve çalışmalarıyla tedavi edileceğini ilan eder. 
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...