MADDE

(1) MADDE DENEN ŞEY

“Herşeyi maddede arayanların akılları gözlerindedir, göz ise maneviyatta kördür.” Mektubat

Bir kısım insanlar, önceleri, putlara taparlardı, şimdi ise putların maddesine tapıyorlar. Bu yeni putperestlere materyalist deniliyor. Ama arada önemli bir fark var: Puta tapanlar onu İlâh biliyor ve ona karşı kendi akıllarınca, bir takım mükellefiyetler ihdas ediyorlardı. Materyalistlerde ise maddeye tapma, sorumluluktan kaçmaya dayanıyor. Çünkü ona karşı hiçbir mükellefiyet altına girmiş olmuyorlar.

Nur Külliyatı’nda maddenin özellikleri sıralanır ve her biri için güzel açıklamalar yapılarak, dikkatler maddenin yaratıcısına çevrilir. Bunlardan birisinde şöyle buyrulur:

Bilmüşahede madde, mahdum değil ki herşey ona irca’ edilsin. Belki hâdimdir, bir hakikatın tekemmülüne hizmet eder. O hakikat, hayattır. O hakikatın esası da ruhtur.” Sözler

Maddenin hayata hizmet ettiğinden kimsenin şüphesi yok. Kendi hayatımızda bunun nice misâllerini bizzat yaşıyoruz. En basitinden, ellerimiz kalemi tutuyorsa, ruhumuzun isteğine uyarak tutuyor. Ruh ve ondaki hayat sıfatı "efendi" makamında, madde ise "hizmetçi". Yani mahdum olan, kendisine hizmet edilen hayattır, ruhtur. Hadim, yani hizmet eden ise beden.

O halde ruh ve ona bağlı bütün fonksiyonlar bu hizmetçiye verilemez ve onunla izah edilemez. Aksi halde, bir çok batıl fikirleri kabul etmemiz gerekir.

Bu kâinat, bir meyve ağacının imdadına koşturuluyorsa, bunu madde ile izah etmeye kalkıştığımızda, "rızık" mânasını, "açlık" mânasını, "rahmet" ve "merhamet" mânalarını kâinatın maddesine vermemiz gerekecektir. Buna ihtimal vermeyen salim ve müstakim akıllar, bu madde âlemini hayata hizmet ettiren Allah’ı tanır ve bütün bu işleri O’nun rahmetinden, ihsanından, kereminden bilirler.

Böylece hizmetçiye, hizmeti kadar değer verir ve nazarlarını O’nu hizmet ettirene çevirirler. Şükür ve ibadetlerini O’na yaparlar.

(2) MADDEYE EZELİYET İSNADI

Maddenin mahlûk olduğunu anlamak istemeyenler, bu cansız, şuursuz ve iradesiz varlığa uluhiyet isnat etmelerinin saçmalığını çok iyi bildiklerinden, oyunlarını bir başka sahada sergilemeyi tercih ettiler ve maddenin ezelî olduğunu iddia etmeye başladılar.

Evrimciler, insanı anne ve babasının yaptığını iddia etmenin ne kadar saçma olacağını çok iyi bildiklerinden, onun yaratılışını milyonlarca yıl öncesine götürüp, meseleyi bir başka hayvandan evrimleşme şeklinde izaha kalkıştıkları gibi, bunlar da insanı aynı oyunla maziye götürüyor, maddenin ezeliyetiyle meşgûl ederek ona kendi yaratılışını unutturmaya çalışıyorlar.

Maddenin bir yardımcı mahlûk olduğu meydanda iken, onu bir ilâh olarak takdim etmeğe çalışıyorlardı.

Nur Külliyatı’ndan bütün materyalistleri susturan bir hakikat dersini burada aktarmak isterim:

Madde dedikleri şey ise; suret-i mütegayyire, hem de hareket-i zâile-i hâdiseden tecerrüd etmez. Demek hudûsu muhakkaktır.” Muhakemat

Hudus, bir şeyin evvelinin olması, hâdis, ise “evveli olan şey” demektir.

Maddenin hudusu, yani sonradan var edilmesi muhakkaktır, çünkü suret değiştiriyor ve hareket ediyor. Bir hareketi bir başkası takip ediyor.

Bir hareketin yok olması ve yerine bir başkasının gelmesi her iki hareketin de hâdis olduğunu gösteriyor. Buna göre madde bu hadis sıfatları taşıdığından, kendisinin de hâdis olması icap eder. Zira hâdis sıfatlar ancak hâdis olan bir varlıkta bulunabilir. Bu son hüküm "hudusu muhakkaktır’ ifadesiyle net biçimde ortaya konulmuş.

Aynı şeyi suret için de söyleyebiliriz. Madde şekil değiştirdiğine göre, önceki şekli de sonraki şekli de hâdistir. Hâdis bir sıfatı taşıyanın kendisi ezelî olamaz, o da hâdistir, sonradan yaratılmıştır, mahlûktur.

Aklı başında her insan kabul eder ki, ilim eserden öncedir. Sanatkârlık da sanat eserinden önce.

Bir cümle, önce zihinde şekillenir de sonra kâğıda dökülür. Cümlenin yazılmasında kullanılan mürekkeb zerreleri, yazıdaki mânaları önceden bilemezler ki, ona göre şekil alsınlar.

Şu kâinat kitabındaki bütün yazılar da İlâhî ilimde takdir edilmişler ve yine İlâhî kudretle yaratılmışlardır.

İşte bu yaratma sırasında madde istimal edilmiştir.

***

MADDENİN ASLI

Karşımızda bir sanat abidesi. Bu şaheserin mimarı üzerinde konuşuyoruz. Bir adam yaklaşıyor yanımıza ve "Siz bu taşların aslını ispat etmedikçe ben o mimarı tanımam!" diyor.

Gayet sanatla dikilmiş bir elbiseden söz ediyoruz. Aynı şahıs yine sokuluyor yanımıza: "Siz bu elbisenin yünden mi, pamuktan mı olduğunu ispat etmedikçe ben onun terzisini reddederim." diye tutturuyor.

Maddenin aslı üzerinde yapılan münakaşalar da bundan pek farklı değil.

Her varlık bir İlâhî sanat mucizesi. Her element ayrı renkte bir iplik, yahut farklı özelliklere sahip taşlar gibi. Her varlık bu iplerle dokunuyor, bu taşlarla bina ediliyor.

Bir ilim adamı şöyle diyor:

"Madem ki madde enerjiye dönüşüyor, ‘her şey aslına rücu eder’ kaidesince maddenin aslının da enerji olduğunu söyleyebiliriz."

Biz bu enerjiyi İlâhî kudretin bir tecellisi biliyor ve bu âlemdeki her şeyin sadece sonsuz bir kudretle değil, yine sonsuz bir ilimle, mutlak bir iradeyle vücut bulduğuna inanıyoruz.

Biz bu inançla âlemdeki Rabbanî sanatları hayranlıkla seyrederken, kapımız çoğu kez bir materyalist tarafından çalınıyor ve "Maddenin aslı ispat edilmedikçe ben bu eserlerin bir yaratıcısı olduğuna inanmam!” deniliyor.

Bazen soruyorum kendi kendime:

Bu adamlar inanmazlarsa ne olur?

Ve cevabımı şöyle veriyorum:

"Bir kitap kalkıp da, ‘mürekkebimin aslı açıklanmadıkça yazarıma inanmam!’ dediğinde ne olursa, ona benzer bir şey olur."

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

tesviyeci
Benim maddenin çeşidi ile ilgili 16.sözde temessülün enva-ı ile ilgili kısmı okurken anladıklarımı sizler ile paylaşmak istedim. Önce sizlere Maddenin çeşidi ile alakalı şu soruyu somak istiyorum. Madde kaç çeşittir? İlk akla gelen cevap elbetteki üç çeşittir olacaktır.Nedir onlar?Katı,sıvı,gaz. Oysa bu yanlış bir çeşitlemedir. Evet (16. sözdeki temessül bahsine göre)madde üç çeşittir. 1-Kesif maddeler:Katı sıvı ve gaz ise bu kesif maddelerin üç halidir.Yani bir kesif madde hem katı,hem sıvı,hemde gaz halinde olabilir.Örneğin su,buz ve buhar gibi.Bunlar maddenin çeşidi değil üç halidir.İnsan ise çok karmaşık bir maddeler topluluğu olduğundan onun halleri elbette kesif maddelerden daha fazladır. Nasıl mı?Mesala :hastalıklı hali,üzgün hali,neşeli hali,fakir hali,ağlamaklı hali....ve daha nice halleri.Risalelerde insanın 55 lisanlı bir varlık olduğundan bahsettiğine göre en az 55 hali var demektir,belki daha fazlası. Kesif maddeler bu tanıma göre,elle tutulan,gözle görülen,labaratuvar şartlarında ispat edilebilen etkisi ve tesiri bilinebilen şeylerdir.Bunlar 114 çeşit elemetn ve bunlardan hasıl olan binlerce çeşit maddeler.Bunlardan sadece bitki ve hayvan çeşidinin bir milyon iki yüz bin olduğu söyleniyor. 2-Maddi Nurani maddeler:Bu madde çeşidine ise şunlar girer. Isı,elektirik,ışık,ses,ışın,şua, radyo dalgaları kızıl ötesi ve mor ötesi ve buna benzer şeyler.Bu madde çeşidi ise elle tutulamayan gözle görülemeyen etkisi bilinen ve kaynağı belli olan maddelerdir,Örneğin ışık bir nurani maddedir.Kaynağı bellidir,Güneş.Etkisi bellidir,Aydınlatır.Oysa ışığı göremeyiz Sadece ışık bizi gösterir.Bir başka örnek te ses için verebiliriz.Sesin kaynağını biliriz,kulağımızla duyarız,ama sesi göremeyiz. Yalnızca sesin ve ışığın birer dalga boylarının olduğunu kabul ederiz. 3-Nurani maddeler:Bunlarıda şöyle sınıflandırabiliriz. Ruh,cin,melek,duygular, hisler,latifeler,akıl,kalp,hayal ve daha niceleri. Bu madde çeşidinde ise ne kaynağını bilebiliriz ne etkisini anlayabiliriz.Ama bunların var olduğuna inanır kabul ederiz.(Bir kısım insanlar inanmasada) Yukarıdakı sınıflandırma Yaradılmış her şey mahluktur, Mahluk =Madde anlayışı ile hareket edilerek çıkarılmıştır. Bu üç maddenin de birbirleri ile ilgili olarak da hal değişimleri söz konusudur.Hem de kesif maddelerin hallerinden daha harika olarak.Bir örnek verelim:Mesala size biri geldi acı bir haber verdi,dediki annen öldü. Bu söz sizin kulağınızdan içeri girer kalbe kadar ulaşır,orada bir amaliyatı cerrahiye geçirerek iki gözünden biri dicle,biri fırat olmak üzere gözyaşı seklinde bir hal değişimi olur.Yani bir ses gözyaşı şekline döner.Yani Nurani madde kesif madde haline döner.(Kalbi bozuk etkilenmeyenler bahsimizde hariçtir) Daha bunlar gibi binlerce örnek vermek mümkündür. Elbetteki bu acizane benim anladıklarımdır. Yanlışlık varsa bana aittir.Benim yanlış anlamamdır hiç bir ilmi izahı yotur.Selam ve sevgilerle.
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Yükleniyor...