"Maddenin küçülüp inceleşmesi nisbetinde asar-ı hayat tezayüd ediyor, nur-u ruh teşeddüd ediyor.” İzah eder misiniz; buradan fiziki zayıflığın ve kilo vermenin ruhun inkişafı için gerekli olduğu gibi bir mana çıkar mı?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Burada, canlı varlıklar içerisinde maddeten küçük olanların his dünyalarının büyüklere göre daha kuvvetli ve ince olduğu nazara veriliyor. Nitekim bir önceki cümlede şöyle buyuruluyor:

“Gözle görülmeyen hurdebînî bir hayvanın ne kadar keskin duyguları var ki, arkadaşının sesini işitir, rızkını görür, gayet hassas ve keskin hisleri vardır.”(1)

Hurdebînî; mikroskobik, gözle görülmeyecek kadar küçük demektir.

Üstad Hazretleri, maddenin küçülmesiyle hayat eserlerinin arttığına, hurdebinî bir mikrobun kendi rızkını görmesini misal vermekle, şu hakikate kapı açmış oluyor. Madem bir küçük hayvanda hayat faaliyetleri bu derece inkişaf ediyor, o halde, madde kaydından azade olan melekler âleminde bu faaliyetler çok daha ileri seviyede icra edilecektir. Ve şu muhteşem âlem ve şu sayısız yıldızlar hayat faaliyetleriyle âdeta kaynaşmaktadır.

Bu hakikatin bir misalini bizzat yaşamaktayız. Şöyle ki:

Rüya âleminde, bedenden bir derece alakası kesilen ruh, başka âlemleri görüyor, çok uzak mekânlarla temas kuruyor, vefat etmiş dostlarıyla görüşebiliyor; kısa bir zamanda çok işler görüyor. O halde madde kaydından uzak olan meleklerde, hayat faaliyetleri çok daha ileri seviyede olacaktır.

İnsan yıldızlara bakar, Güneşi seyreder, ama o mekânlara gidemez, zira bedeni buna engel olmaktadır. O halde beden kaydına girmeyen melekler, bu hayat faaliyetlerini çok rahat ve çok ileri seviyede icra ederler. İnsan da vefat ettiğinde, ruh, beden kaydından kurtulacağı için hayat eserlerinde büyük inkişaf olur. Üstad’ımızın şu ifadeleri buna güzel bir misaldir:

“İman, o ağacın meyvesini cenaze değil, belki ebedî hayata mazhar ve ebedî saadete namzed olan ruhumun eskimiş yuvasından yıldızlarda gezmek için çıktığını gösterir.”(2)

Lemeat’ta da aynı manayı destekleyen şu ifade geçer:

“Madde rikkat peyda ettikçe hayat şiddet peyda eder.”(3)

İnsanın ruhen inkişafında ana rükünler “iman, salih amel, takva ve güzel ahlak”tır. İnsan, bunlarda terakki ettiği nisbette manen yükselir.

Şu var ki, aşırı derecede yemenin tasvip edilmediği de açıktır.

Nur Külliyat’ında, İbn-i Sina’nın şu ifadelerine yer verilir:

"İlm-i tıbbı iki satırla topluyorum. Sözün güzelliği kısalığındadır. Yediğin vakit az ye. Yedikten sonra dört beş saat kadar daha yeme. Şifa hazımdadır."(4)

Büyük mürşidlerin ve önder şahsiyetlerin “az yeme, az içme ve az uyuma” üzerinde ehemmiyetle durduklarını biliyoruz. Az yeme, içme ve uyuma, ruhun kemaline vesile olur. Bunlara fazla zaman ayırmak ve fazla tüketmek elbette ruhun manen terakkisine zarar verir. Ancak, az yediği halde fazla kilo alan kimseler olduğu gibi, çok yediği halde fazla kilo almayan kimseler de az değildir. Onun için manevi terakki konusunu; kilolu olup olmamakla izah etmek yanlış olur.

Dipnotlar

1) bk. Sözler, Yirmi Dokuzuncu Söz, Birinci Maksat.

2) bk. age., On Yedinci Söz'ün İkinci Makamı.

3) bk. age., Lemeât.

4) bk. Lem'alar, On Dokuzuncu Lem'a (İktisat Risalesi).

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

karolin

Aslında cism büyüdükçe hayat nuru görünmüyor mu, mesela hücrede görünen hayat ile hücrelerden oluşan dokuların hayatı aynı mı, dokular ile dokulardan oluşan organlar vs. Bununla birlikte bir mikropta görünen hayatla bir devedekini kıyaslarsak devedenin hayatı daha şiddetli görünür bence? Siz ne dersiniz?

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Sorularla Risale

Madde büyüdükçe maddede ki hayatın üstündeki sis perdesi de büyüyor yani insanların büyük maddede ki hayat nurunu görmesi daha da zorlaşıyor. Maddenin büyüklüğü latif ve nurani şeylerin anlaşılmasını ve idrak edilmesini zorlaştırıyor.

Ama madde küçüldükçe hayat nurunu ve ruhu anlamak ve İlahi Rububiyet ile ilişkilendirmek daha görünür daha kolay hale geliyor. Çünkü madde azaldıkça mana daha zahir daha ehven bir hale geliyor.

“Madde inceleştikçe bizden uzaklaşınca, ruh âlemine hayat âlemine yaklaşıyor gibi hararet-i ruh, nur-u hayat daha şiddet ile tecellî ediyor.”

Bir damla üzerine yazılan yasin-i şerif bir deniz üzerine yazılan yasin-i şeriften daha sanatlı daha latif daha görünürdür. Zira deniz üzerine yazılı yasin-i şerifi görmek ve okumak için baya bir yüksek yere çıkmak ve oradan bakmak gerekiyor ama damla üzerinde ki yasini okumak için bu lazım değildir.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Yükleniyor...