"Madem maksad budur ve madem kâinatın kitabından intizama olan rumuz ve işaratını taallüm ediyoruz. Ve madem netice bir çıkar; teşekkülat-ı kâinat nefsülemirde nasıl olursa olsun, bize bizzât taalluk etmez..." Devamıyla izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Madem maksad budur ve madem kâinatın kitabından intizama olan rumuz ve işaratını taallüm ediyoruz. Ve madem netice bir çıkar; teşekkülat-ı kâinat nefsülemirde nasıl olursa olsun, bize bizzât taalluk etmez. Fakat o meclis-i âlî-i Kur'anî'ye girmiş olan kâinatın her ferdi dört vazife ile muvazzaftır:.."(1)
Kur'an’da esas olan kainattaki sistem ve düzenin nasıl ve ne şekilde kurulduğu değil, sistemi kurana olan işaretidir. Çünkü nasıl ve ne şekilde sorusunun cevabını fen ilimleri araştırırken, "Kim ve niçin yaptı?.." sorusunun cevabını ise din ve felsefe araştırır.
Mesela, yağmurun bileşeni ve kimyevi yapısının nasıl olduğu konusu fen ilmine ait bir konu iken, "Yağmur gibi faydalı ve mükemmel bir nimeti kim yarattı, niçin verdi?" sorusunun cevabını da din veriyor. Bu yüzden Kur’an’a fen kitabı muamelesi yapmak ve ondan fenni bir malumat beklemek yersiz ve yanlış olur.
"Fakat o meclis-i âlî-i Kur'anî'ye girmiş olan kâinatın her ferdi dört vazife ile muvazzaftır:.."
Kur’an kainattan bahsederken dört amaç için bahseder.
"Birincisi: İntizam ve ittifak ile Sultan-ı Ezel'in saltanatını ilân..."
Allah’ın kainat üzerinde tezahür eden saltanat ve hükümranlığını ilan etmek.
"İkincisi: Her biri birer fenn-i hakikînin mevzu ve müntehabı olduklarından İslâmiyet fünun-u hakikiyenin zübdesi olduğunu izhar..."
İslam hakiki fen ilimlerinin çekirdeği, özü ve kökü oluyor. Ve fenne temas eden ayetlerde bu incelik izhar ediliyor. Yani Kur’an değil fen ile çatışma ve çelişmeyi, aksine onun atası ve özüdür mesajını vermek.
"Üçüncüsü: Her biri birer nev'in numunesi olduklarından hilkatte cari olan kavanin ve nevamis-i İlahiyeye İslâmiyeti tatbik ve mutabık olduğunu isbat... tâ o nevamis-i fıtriyenin imdadıyla, İslâmiyet neşv ü nema bulsun. Evet bu hâsiyetle Din-i Mübin-i İslâm; sair heva ve heves içinde muallak ve mededsiz, bazan ışık ve bazan zulmet veren ve çabuk tagayyüre yüz tutan dinlerden mümtaz ve serfirazdır."(2)
İslam ne fen ilmi ile ne de kainatta cari olan kanunlarla asla çelişip çatışmaz. Bu yüzden diğer batıl dinler gibi ütopik ve hayali değildir. Gerçeklerle çelişmediği gibi, aksine gerçekleri besler ve onunla uyum içindedir. İslam dininin fıtrat dini olması da bundan dolayıdır. İslam’ın fıtrat ile olan bu ilişkisini vurgulamak gerekiyor.
"Dördüncüsü: Her biri birer hakikatın numunesi olduklarından, efkârı hakaik cihetine tevcih ve teşvik ve tenbih etmektir. Ezcümle: Kur'an'da kasem ile temeyyüz etmiş olan ecram-ı ulviye ve süfliyeyi tefekkürden gaflet edenleri daima ikaz ederler. Evet, kasemat-ı Kur'aniye, nevm-i gaflette dalanlara kar'u'l-asâdır."(3)
Kur’an’ın bir amacı da insanlığın düşüncesini hakikate yöneltmek ve gafletten uyandırıp kainat üzerinde tefekkür etmeye sevk etmektir. İncir, yıldız, zeytin vesaire gibi sanat harikalarının üzerine yemin etmesi de bu amaca yönelik olup, ehl-i gafletin uyandırılması için doktorun asası gibidir.
Dipnotlar:
(1) bk. Muhakemat, Birinci Makale, Birinci Mukaddeme.
(2) bk. age.
(3) bk. age.
İlgili ders videosu için tıklayınız:
Prof. Dr. Şadi Eren, Muhakemat Dersleri (2.Bölüm)
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü