Mahlukatın bir bayram ve bir şehrayin sûretinde nişan ve formalarını takıp resmi geçit yaptıkları ve bunun perde arkasındaki İlâhî saltanatın bir nevi tezahürü olduğu nazara veriliyor. Bunların ölümlerinin ızdırap ve çilelerini bayram manasıyla izahı?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Bu temsilde, canlıların anne rahimlerinde yahut yumurtaların içinde, bitkilerin de toprak altında geçirdikleri dönem resm-i geçit törenine hazırlığa benzetilmiş oluyor. Yeryüzünde boy göstermeleriyle bayram yerine gelmiş oluyorlar ve resm-i geçit başlıyor. Ölüm kanunuyla bu bayrama son veriliyor ve yeni bir grup bayram yerine alınıyor.

Bayramda takılan formalar, nişanlar o varlıkta tecellî eden İlâhî isimlere işarettir. Her canlı, Muhyi isminin tecellisiyle hayata kavuşur. Canlı olmak en büyük nişan, en ileri formadır.

Musavvir isminin tecellisiyle her varlığa kendi mahiyetine en uygun bir şekil veriliyor, bir sûret takılıyor. Bu da ayrı bir nişandır.

Diğer esmâ-i İlâhîye de aynı şekilde değerlendirilir. Bu canlılar bir ömür boyu kendilerinde tecellî eden İlâhî sanatları, Rabbanî ihsanları, nimetleri, hikmetleri, inayetleri sergilemekle kendilerine mahsus bir ibadet ve tesbihle meşgul oluyorlar.

Hayatlarının son bulmasıyla da Allah’ın Mümit (ölümü verici) ismine ayna olduktan sonra, cenazelerinin başka canlılara rızık olması cihetiyle Rezzak ismine ayrı bir şekilde mazhar olarak bu dünya hayatlarını tamamlıyorlar.

Bediüzzaman Hazretleri, On Yedinci Söz’de bu konuyu teferruatlı bir şekilde ele alır. İnsanların bu dünyada bütün esmâya mazhar olmakla en büyük nişanları taktıklarını anlatır. Dünya imtihanını kazananlar ise âhirette ebediyen saadetli bir hayat süreceklerdir.

Hayvanlar âlemi de bu dünyada yaptıkları ibadet ve tesbihlerin karşılığını âhirette bulacaklar ve ebediyen zevk edeceklerdir. Şu farkla ki, onların saadetleri ruhanî ve manevî olacaktır. Bütün ruhlar baki olmakla birlikte, insan nevi ahirette bedenlerine de kavuşacaklardır. Salih aleyhisselamın devesi ve ashab-ı Kehfin köpeği gibi belli hayvanlar dışında, diğerlerinin zevkleri ise ruhanî olacaktır. Söz konusu bahisten sadece bu hüküm cümlesini nakletmekle iktifa edeceğiz:

“ … Öyle de sair zîruh ve hayvanatın dahi, kendilerine mahsus vazife-i fıtriye-i Rabbaniyelerinde ve evamir-i Sübhaniyenin itaatlerinde telef olan ve şiddetli meşakkat çeken zîruhların, onlara göre bir çeşit mükâfat-ı ruhaniye ve onların istidadlarına göre bir nevi ücret-i manevîye, o tükenmez hazine-i rahmetinde baîd değil ki bulunmasın.”(1)

(1) bk. Sözler, On Yedinci Söz.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...