"Malumdur ki, insan, hasbelkader çok yollara süluk eder. Ve o yolda çok musibet ve düşmanlara rast gelir. Bazen kurtulursa da bazen da boğulur..." Kader-i İlahinin sevki kısmını açar mısınız?
Değerli Kardeşimiz;
Kader; ızdırarî ve ihtiyarî olmak üzere iki kısma ayrılır.
"Izdırarî kader"de bizim hiçbir tesirimiz yoktur. O, tamamen irademiz dışında yazılmıştır. Dünyaya geleceğimiz yer, annemiz, babamız, şeklimiz, kabiliyetlerimiz ızdırarî kaderimizin konusudur ve bu nevi kaderimizden dolayı mes’uliyetimiz de yoktur.
Kalbimizin çalışması, saçlarımızın uzaması, kanımızın temizlenmesi, hücrelerimizin çoğalıp ölmesi gibi sayısız işler bizim irademiz dışında Allah’ın lütfu ve tasarrufu ile icra edilmektedir. Bunları irade eden de yaratan da Allah’tır. Kulun iradesi burada da geçersizdir.
İnsan iradesi ile bir gaye için yola çıkar, ama hiç ummadığı şeylerle karşılaşabilir. Kaza geçirebilir, hastalanabilir, bir yakınının ölüm haberini alarak yoldan geri döner ve maksuduna ulaşamaz, gayesini tahakkuk ettiremez. Bunlar onun iradesi dışında tahakkuk eder, hepsi kaderin sevki ve takdiri iledir.
“Sermayesi, yalnız, ihtiyardan bir şa're (saç) gibi cüz'î bir cüz-ü ihtiyarî; ve iktidardan zayıf bir kesb…” (23. Söz)
Cüz’î kelimesi ıstılah olarak, insan iradesinin bir anda ancak bir şeye taalluk edebileceğini, yani insanın bir anda iki şeyi irade edemeyeceğini ifade eder. Lügat manasıyla da küllînin zıddı olup azlığı, küçüklüğü, zayıflığı ifade eder.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü