Maneviyat, Maddeyi Nasıl Etkiler?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Maneviyat insanın kalbindeki imandan tut, ta Alem-i Emire kadar birçok alemi içine alan çok geniş bir kavramdır.

İnsanın kalp ve ruhundaki inanç ve iman maneviyat iken, bu inanç ve imanın insanın amellerine ve davranışlarına yansıması maddiyattandır.

Mesela; bir kimsenin çok tatlı olan malından zekat vermesi, kalbin içindeki inancın, maddi alemdeki mala hükmetmesi anlamına gelir.

Yine sabahın alaca karanlığında tatlı uykuyu bölüp namaz kılmak için kalkmak, maddi bir eylemdir; ama bu eylemi harekete geçiren kalpteki imandır, yani maneviyattır.

İnsanın dini ve vatanı için, en pahalı olan canını feda etmesi, maneviyatın maddiyata hükmetmesi ile izah edilebilir. Örnekleri çoğaltmak mümkündür...

Yukarıda saydığımız örneklerin tersi de, maddiyatın maneviyata hükmetmesi olarak değerlendirilebilir. Malından zekat vermemesi, malın kalbe hükmetmesi iken, sabah namazına kalkmamak maddi uykunun kalpteki inancı esir alması şeklinde değerlendirilebilir.

Bir de manevi alemlerin maddi alemlere hükmetmesi vardır.

Mesela; maddi alemin komut merkezi alem-i emirdedir. Yani maddi alemde cereyan eden ne kadar fiil ve kanun varsa, bunların merkezi ve komut odası alem-i emirdir. Bütün işler ve icraatlar bu merkezden tedbir ediliyor.

Kısaca alem-i emir; Cenabı Hakk'ın irade sıfatının tecelli ettiği ve irade sıfatının hakim ve galip olduğu bir alemdir, bir nevi irade sıfatının arşıdır. Bu alemde bütün kainatta olacak bitecek şeylerin emri ve komutu vardır, yani bir nevi şu görünen alemin arkasındaki komut alemidir diyebiliriz.

Bunu bilgisayardaki yazılımla da örneklendirebiliriz; misal programcı yapacağı programın önce komutlar ve emirler bölümünü tamamlar, sonra işler ve görüntü o komutlara göre hareket eder ve şekiller orada belirtilen komutlar üzerine bina olur.

Aynen kainat da bir programın görünen yüzüdür, iradeden gelen alem-i emirde görünmeyen gerçek ve komut yüzü gibidir.

Bütün maddi alem, ahiret ve gayb aleminin üstünde tenteneli bir perdedir. O alemlerle, bu maddi alem arasında alışveriş olması gayet mantıklıdır. Yıldızların, nurunu cennetten, ateşini de cehennemden aldığına dair hadisler de mevcuttur. Bu hadislerden birisi şu şekildedir:

"Muhakkak ki, yaz sıcağının şiddeti, Cehennem sıcağındandır." (Buharî, Mevâkît)

Ayrıca, Üstad Hazretlerinin şu ifadeleri, çok açık olarak meseleye ışık tutuyor.

“Saltanat-ı rububiyetinden uzak değildir ki, Cehennem-i Kübrâyı, elektrik lâmbalarının fabrikasının kazanı hükmüne getirip, âhirete bakan semânın yıldızlarını onunla iş'âl etsin, hararet ve kuvvet versin. Yani, âlem-i nur olan Cennetten yıldızlara nur verip, Cehennemden nar ve hararet göndersin; aynı halde, o Cehennemin bir kısmını ehl-i azâba mesken ve mahpes yapsın."(1)

(1) bk. Mektubat, Birinci Mektup.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 4.152
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yükleniyor...