MECAZ

Mecaz, bir sözün gerçek anlamından farklı kullanılmasıdır. Meselâ, “Sobayı yak” cümlesi, sobanın içindeki odun veya kömürün yakılmasını ifade eder. “Bereket yağıyor” cümlesi, gökten yağmur yağdığını anlatır. Hemen her dilin mecazi anlatımları vardır. Kur’an’da da pek çok mecaz örnekleri görmek mümkündür. Mesela, “Allah’ın iki eli de açıktır” ayeti, Allah’ın sonsuz cömertliğini bildirir. (Maide, 64) Yoksa, Cenab-ı Hak, bizim bildiğimiz tarzda elden münezzehtir. “Hiçbir şey O’nun misli gibi değildir” ayeti bu noktada bize rehberlik eder. (Şura, 11) “Devletin eli muhtaçlara ulaştı” cümlesinde “devletin eli” cismani bir el olmadığı gibi; “Allah’ın iki eli” ifadesinde kasdedilen de, maddi el değildir.

“Kim bu dünyada âmâ ise, o ahirette de âmâdır, hatta, daha da şaşkın bir haldedir” (İsra, 72) ayeti, dünyada gerçekleri görmeyenleri âmâ (kör) olarak nitelendirir ve bunların diğer alemde ceza olarak kör kalacaklarını bildirir. Nitekim, bir başka ayette gerçek körlüğün gözün kör olması değil, sadırlardakı kalplerin kör olması olduğu haber verilir. (Hacc, 46) Bu dünyada manen kör olanlar, diğer alemde gerçekten kör olarak dirileceklerdir. Durumu Kur’an’dan takip edelim:

“Kim beni zikirden (anmaktan, hatırlamaktan) yüz çevirirse, ona sıkıntılı bir hayat vardır. Ve kıyamet günü onu kör olarak haşrederiz. “Ya Rabbi, beni niçin kör olarak haşrettin, der. Halbuki ben dünyada görüyordum.” Allah buyurur: “Evet, öyleydi. Sana ayetlerimiz geldi, fakat sen onları unuttun. Bugün de ceza olarak unutulacaksın.” (Taha, 124-126)

Dikkat edilirse, ayetin son kısmındaki “Bugün de eza olarak unutulacaksın” ifadesinde başka bir mecaz vardır. Çünkü, “Rabbim şaşırmaz ve unutmaz” ayetinin hükmünce, Cenab-ı Hak unutmaktan münezzehtir. (Taha, 52)

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yükleniyor...