"Meselâ; hararetin derece ve mertebeleri, soğuğun girmesi ve güzelliğin ise, çirkinliğin müdahalesi ile olması ve bu zâtî kudrete zıt olan acz, Ona yanaşması, hiçbir cihetle imkânı yok. " Devamıyla izah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Meselâ; hararetin derece ve mertebeleri, soğuğun girmesi ve güzelliğin ise, çirkinliğin müdahalesi ile olması ve bu zâtî kudrete zıt olan acz, Ona yanaşması, hiçbir cihetle imkânı yok. Elbette, o kudret-i mutlakada mertebeler bulunmaz. Madem mertebeler onda bulunmaz; elbette o kudrete nisbeten yıldızlar, zerreler müsâvî ve cüz’ ve küll ve bir ferd ve bütün nev’i o kudrete karşı farkları yoktur." (1)

Allah’ın sonsuz kudreti, mertebe ve dereceden münezzehtir. Yani sonsuz bir kudret karşısında her şey eşittir. Bir güneş ile atomun yaratılması ve idaresi, Allah’ın kudreti yanında aynı ve eşittir. Güneş ağırlık bakımından atoma nispetle, Allah’ın kudretini zorlayamaz ya da zerre daha hafif olur, denilemez.

Mertebe ve derece, ancak cüzi ve sınırlı kudretlerde olur.

Mesela; insandaki kudret kayıtlı ve sınırlı olduğu için, bir bardağı kaldırmak ile bir masayı kaldırmak arasında fark ve derece olur. Bardağı kaldırmak, insana daha hafif ve rahat gelirken, masayı kaldırmak daha ağır ve zor gelir.

Büyük küçük, geniş dar, ağır hafif, uzun kısa gibi kavramlar ve kayıtlar, Allah’ın sonsuz kudretinde geçerli değildir. Bu kayıtlar sadece cüzi ve nispi kudretler için geçerlidir. Bu yüzden, Allah’ın kudreti yanında bir baharı yaratmak ile bir çiçeği yaratmak eşittir. Baharı yaratırken çiçeğe nispetle daha fazla güç harcama diye bir şey yoktur. İkisi de aynı kudret ile yaratılıyor.

Öyle ise Allah’ın kudretinde cennet ve cehennemi yaratmak ile dünyada bir bahçeyi yaratmak arasında fark yoktur. Dünyada hadsiz yaratma örneklerini görüp de "Acaba haşri ve ahireti yaratabilir mi?" diye bir şüpheye kapılmak akıl kârı değildir.

Bu manayı akla yaklaştırmak için Üstad Hazretleri, altı tane temsili zikreder; biz numune olarak bir ikisini inceleyelim:

Şeffafiyet sırrıdır: Güneşin zatının bir küçük modelini ve sıfatlarını içinde barından tecellisi ve yansıması, denizin yüzünde de görünür küçük bir damlanın içinde de görünür. Büyük, küçük onun için fark etmez. Güneş, deniz büyüktür diye ona fazla ışık ve yansıma göndermez, ona ayrı bir çaba sarf etmez.

Güneş için, kendini o parlak yüzeyde göstermek açısından büyüklük ve küçüklük, deniz ile damla olması önem arz etmez, ikisi de aynıdır. Denizde görünmesi ile damlada görünmesi güneş açısından eşittir.

Aynen bu güneş misalindeki gibi, Allah’ın kudreti nazarında büyük bir yıldız ile küçük bir atom eşittir. Onun kudretine yıldız ağır gelmez, atom ile aynıdır. Ağırlık ve hafiflik derecesi onun kudretinde yoktur. Kâinatın bütünü ile bir parçasının yaratılmasında kudret açısından bir fark bir zorlanma yoktur.

Muvazene sırrıdır: Çok büyük ve hassas bir tartı düşünelim. İki kefesi var, bu kefeler dağı da tartar küçük bir atom zerreciğini de tartar bir mahiyettedir. Önce terazinin iki kefesine aynı ağırlıkta iki dağı koysak ikisi eşit olduktan sonra küçük bir dokunmakla dağın biri göğe diğeri zemine iner. Sonra o çok hassas kefelere atom zerrelerini koysak terazi yine dengede olur ve dağa sarf ettiğimiz aynı küçük dokunuşu bu kez de atomlara yapsak aynı dağdaki gibi biri göğe diğeri zemine iner. Denge ve terazi sırrı ile aynı dokunuşla dağ ile atom eşitlendi dağa daha fazla güç kullanmaya ihtiyaç yok, ikisi de müsavidir.

Aynen bu misaldeki gibi, bütün mahlukat büyük küçük, ağır hafif fark etmeden mümkinat terazisindedir. Yani var olmak terazinin bir kefesi, yoklukta kalmak terazinin diğer kefesi; kudret ise bu dengeyi bozan bir dokunuş hükmündedir. Mesela, bir dağ var ve yok olma noktasında eşittir; bir dokunuşla varlık sahasına çıkar bir atom zerreciği de aynı dağ gibi varlık ve yokluk dengesinde bir dokunuşla varlık kazanır, ikisi de eşittir kudret nazarında, ikisi de bir dokunmak ile var olurlar.

(1) bk. Şualar, On Beşinci Şua.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...