Mesleğimiz sahabe mesleği diyoruz da, sahabeler Hz. Peygamber (a.s.m.)'in vefatından sonra bir lider seçtiler. Ayrıca hadiste de üç kişi bir araya gelirse bir imam seçin diyor. Neden Nur talebeleri bir lider seçmedi; bu sahabe mesleğine zıt değil mi?
Değerli Kardeşimiz;
Mesleğimizin sahabe mesleği olması sadece idari açıdan değildir. Peygamber Efendimizin (asv.) şahsiyeti maneviyesi olan Kur'an ve İslamiyet'in, muhafazası, tebligatı, temsili, mucahedesi ve yaşanması cihetindendir. Muazzez Üstadımızın ifadesine göre İslamiyet % 90 iman, ibadet, ahiret, fazilet ve ahlaktır. % 10’u veya biri siyasete ve idareye bakar. “Onu da ulul emirlerimiz düşünsünler” buyurmuştur. Ayrıca Üstadımız bu zamanın siyasetini ve idaresini sağlıklı görmediğinden, şeytandan kaçar gibi siyasetten ve idareden kaçmıştır. Bütün hayatını ve himmetini iman, ibadet ve fazilete sarfetmiştir.
Şimdi; Bütün Müslümanları veya bir ülkedeki ehl-i imanı idare dediğimiz siyaset ile; bir cemaatin idaresi bir birinden çok farklı şeylerdir. Sahabelerin lider seçmeleri bütün ümmeti ve o zamanda ki insanların tamamını ilgilendiren bir meseledir. Bu zamanda şartlar çok değiştiğinden dolayı bu manada idare ve siyaset nur talebelerini ve Üstadımızı ilgilendirmiyor.
Üstadımız'ın vefatından sonra her hangi bir kimseye selahiyet vermemesi ise; zamanın tarikat zamanı olmadığı, şahsın gücünün, kuvvetinin adeta yok olup gittiği; yerine ise cemiyetlerin, cemaatlerin, fikirlerin ve şahsı manevinin ikame edildiği ve tüm dengelerin revizyona uğrayıp değiştiği bu zaman ve zemine uygun bir davranıştır.
Dikkat edilir ise; saltanatların, krallıkların ve diktatörlüklerin ortadan kalktığı ve varlıklarını koruyamadıkları bu zamanda; cemaatler ve cemiyetler de şahsa bağımlılıktan kurtulup; güçlerini şahsı maneviden, meşveretten ve cemaat ruhundan almaktadır. Aksi halde bunların da akıbetleri kralların ve saltanatların akıbeti gibi olur.
Hadiste “Üç kişi bir araya gelir ise; biri önder ve imam olsun.” meselesi; sevk ve idare kanununda nizamı ve düzeni muhafaza etmek için sünnette fiili bir tedbirdir. Ancak bu idare ve imamlık mutlak hakimiyet ve tasarruf anlamına gelmez.
Asrın gereği icabı bunlar; ya sisteme tabi olarak başa gelirler veya meşveretlerle bir kişi öne geçer, idari vazifeyi üzerine alır. İstenildiği zaman da değiştirilebilir. Bu şekilde idari tarz bizim cemaatimizde de mevcuttur. Ancak bu idari tarz; tarikatta, ağalarda ve saltanatlarda olduğu gibi kayıtsız ve şartsız değildir.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü