"Meslekler, mezhepler ne kadar bâtıl da olsalar, içinde ukde-i hayatiyesi hükmünde bir hak, bir hakikat bulunur. Eğer âsârına ve neticelerine hükmeden hak ve hakikat ise ve menfî cihetleri müsbet cihetlerine mağlûp ise, o meslek haktır" İzah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Allah mahşer günü, sevapları günahlarından ağır ve galip gelen kullarını affedip cennetine koyacaktır. O gün kimin tartıları ağır basarsa o, hoşnud olacağı bir hayat içindedir.” (Karia Suresi 101/6-7)

Cenab-ı Hak iyiliği kötülüğüne üstün gelen kullarını iyiler sınıfından; kötülüğü iyiliğine üstünse onu da kötüler sınıfından kabul ediyor ve öyle muamele ediyor. İyilikleri ve sevapları, günah ve kusurlarına galipse, affa mazhar oluyor. Allah’ın adalet ve merhameti bu şekil tecelli ediyor. Biz de bu hakikati esas alıp, insanları o şekilde değerlendirmeliyiz. Düşmanımız bile olsa insanların güzel meziyetlerini takdir etmek şuurlu ve insaflı Müslüman’ın şiarıdır. Kur’an’ın hükmü ve Resul-i Ekrem Efendimizin (sav.) yolu budur. Müslümanca tavır ve asıl kemal böyle olur.

Bu düstur, mezheb, meslek, meşreb, cemaat, ekol ve fırkalar için de geçerlidir. Onları da iyilik ve kötülük durumuna göre değerlendirmeli, iyi tarafları ağır basanları iyi, kötü cihetleri fazla olanları da kötü olarak kabul etmelidir. Zira hiçbir mezheb, meslek ve cemaat yüzde yüz her tarafı iyi ve hak olamaz. Bazı yanlış ve kusurlar onlara da bulaşabilir. Onun için, bir iki yanlışından ve kusurundan dolayı o grubu kötü ve batıl ilan etmek doğru değildir. Kur’anın ölçüsüne uymaz. Hiçbir batıl ve haksız ekolun de her tarafı batıl ve kötü olmaz. Onun da bazı savunduğu hak ve doğrular olabilir. Bir mezheb ya da mesleğin hak ve doğru olması bu meslek ve mezhebe tabi olan herkesi hak ve doğru sınıfına sokmayabilir.

Mesela Ehl-i beyt sevgisi üzerine bina edilen Şia ekolu, İran milliyetçiliği ve bazı garazlarla ve batıl gayret ve hissiyatın devreye girmesi ile güzel iken, çirkinliğe dönüşmüş, batıl yönü hak yönüne galip geldiğinden fırka-yı dâlle olmuşlar. Ehl-i beyt sevgisi maskesi altında Ehl-i sünnete ve bazı sahabelere düşmanlık yapılmıştır, yapılmaktadır. Bu da onların, kötülüğünü iyiliğine galip getirmiş ve batıl olmaktan kurtulamamış.

Günümüzde var olan her dinî hareket ve grupları da bu adil ve merhametli ölçü ve mihenk ile tartıp ona göre muamele etmek lazımdır. Aksi halde, çok haksız ve yersiz zulümlere düşme tehlikesi ile karşı karşıya kalırız. Üstad Hazretlerinin bu latif tahlilinden batıl bildiğimiz fırkaların tezkiye edilmesi mânası çıkmaz. Üstad Hazretleri, bir mezhebin özünde ve esasında hak galipse, sonradan üzerine bulaşan batıl tozlar kaybolmaya mahkûmdur, demek istiyor. Mesela Vehhabiliğin özünde hak galiptir, bir gün üzerine yerleşmiş batıl inançlar temizlenip Ehl-i sünnet potasında eriyecektir inşallah.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

yunbi
allah razı olsun ...
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
isahalim
Peki Hz. Üstad, iyi tarafı kötü tarafına baskınsa, o meslek haktır, derken; Ehli Sünnet'ten başka böyle gördüğü ikinci bir başka mezhep var mı? Bir de "meslekler, mezhepler ne kadar batıl da olsalar " cümlesindeki "meslek" ifadesinden ne anlamalıyız; tarikat ve cemaatleri mi?
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editor (Muaz)
Meslekler mezheplerden farklı olarak tarikat ve cemaatlerdir. Bizim aklımıza bu tanıma uyan bir meslek gelmiyor.
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
oğuzhangözüpek
Bir MÜSLÜMAN İSLAMIN HAK MESLEĞİNDEN BAŞKA kısmen KENDİ usul ve esaslarına göre yol tutamaz. BU TEK İFADE İLE BİDATTIR. ALLAHIN İPİ TEK ,İSLAMI TEKTİR.ALİ İMRAN. 103== Ve hepiniz, Allah’ın ipine sımsıkı tutunun, fırkalara ayrılmayın! Ve Allah’ın sizin üzerinizdeki ni’metini hatırlayın; siz (birbirinize) düşman olmuştunuz. Sonra sizin kalplerinizin arasını birleştirdi, böylece O’nun nimeti ile kardeşler oldunuz. Ve siz ateşten bir çukurun kenarında iken sizi ondan kurtardı. İşte Allah, âyetlerini size böyle açıklıyor. Umulur ki böylece siz hidayete erersiniz.... ..ÜSTADIMIZ ; genel itibari ile VAR OLANLARA makul açıklamalar getiriyor. Söyledikleri İNSAN FITRATININ bir parçasıdır.Tıpkı fıtratın günahlara sebep olan yanı gibi. AMA tek doğru veya illaki makul doğru değillerdir. Evet mizaclar ,huylar,zevkler,anlayışlar farklı farklıdır. Amma İSLAM kişilerin meslek ve meşreplerine göre şekil alamaz alırsa, bir takım prensipler, uygulamalar, ritüeller üzerine kurulu CEMAATLER, TARİKATLER, EKOLLER ortaya çıkar . Başlangıçta halis niyetler ile ikame edilen fırkalar, zamanla o kadar çoğalır ki, İSLAMIN İÇİNİ kemiren KURTLARA dönüşürler. O KALABALIKTA VASAT İNSANLAR, YANİ BİZLER hangisi HAK HANGİSİ hak değil , hangisi çok hak hangisi AZ hak ANLAYAMAZLAR VE MAALESEF FAYDADAN ÇOK ZARAR görürler. Günümüzün hali ortada. AYRICA BU OLUŞUMLAR İslamın ORTAK AKIL üretmesine de engel olup TEK AKLA BAĞLANMIŞ BİAT topluluklarının oluşmasına da sebep oldukları için TOPLUMUN KÜLLİYEN gelişmesine mani teşkil ederler. İNANÇ AKİDESİ ortadadır. CEBRİYE VEYA MUTEZİLE fırkaları gibi Kur'anımızın TEMEL kabulüne ters düşmedikçe VE TEMEL emirlerini SÜNNETİ NEBEVİYE DAİRESİNDE İCRA ETTİKÇE O ŞAHIS HAK Müslümandır. Bu gün ANADOLUDA kabul gören ve kendini EHLİ SÜNNET şeklinde TANIMLAYAN bazılarına göre ise ANADOLU TÜRK MÜSLÜMANLIĞI olarak KİTAPLARDA ANLATIMI YAPILAN İNANÇ VE UYGULAMA anlayışını sorguladığımda ulaştığım sonuç gerçekten beni ÜRKÜTÜYOR. Dünya DİN BİLİMLERİNDE bu anlayışın ADI= Ortodoks Müslümanlık. Ve bu TANIMIN içine tarikatlar ve cemaatleri de alıyorlar. Peki gerekçe ne derseniz. GEREKÇE= DİNİN , DEVLET ERKİ ile ANLAŞMALI,KONTROLLÜ,PAYLAŞIMCI bir ZEMİNDE icra ediliyor olması. Diğer deyişle KİŞİLERİN VE KUR'ANIN HÜR ortamında değil DEVLETİN Müsade ettiği kadarında ki ortam ile Allah'ın hükümlerinin icrası. YANİ GÜNÜMÜZ DE Kİ Siyasal yapı.Yani ASIRLAR BOYUNCA icra edilen SALTANATLAR, HİLAFETLER ,SULTANLIKLAR,EMİRLİKLER..vs..KARŞI GELENİN kellesi ile bedel ÖDEDİĞİ BİR SİYASET VE BU SİYASETİN İZİN VERDİĞİ kadarıyla islam... SİYASETİN güç merkezine karşı gelmeyen /gelemeyen TEKKELERE,DERGAHLARA,MEDRESELERE,CEMAATLERE hatta MEZHEPLERE sıkıştırılmış bir sürü RİTÜELLERİ VE ADETLERi ELBİSE DİYE GİYMİŞ SÜSÜLÜ GELİNE çevrilmiş İSLAM ... GÜÇ ODAKLARINA karışmadıkları sürece ,KENDİ İÇ YAPILARINA dokunulmayan, bir takım İMTİYAZLAR almış ( Askerlik mesleğinden muafiyet, zekat toplamak gibi), gerektiğinde MALİ VE AYNİ DESTEKLER VERİLEREK itaati SAĞLANMIŞ İNSAN TOPLULUKLARI. ZEKATLAR,BAĞIŞLAR,İANELER İLE AYRICALIKLI KONUMLARINI KORUYAN, siyasetin ZULMÜNÜ,ADALETİNİ,HAKKANİYETİNİ, VS ÖLÇÜP BİÇMEDEN dualar eden fırkalar,tarikatlar,cemaatler .....EBU ZER gibi cesaret sahibi olanların sürüldükçe ,İMAMI AZAM gibi DİRAYET li ALİMLER HAPİSLERE ATILIP işkenceler gördükçe , İSTENİLDİĞİ KADAR'' ehli sünnet vel cemaat, hak mezhepler ,hak fırkalar vs tarifi yapılsın, kimin HAK KİMİN HAK olmadığı ALLAH'IN huzurunda tam olarak ortaya çıkacaktır. ///O KALPLERİN KÜNHÜNÜ BİLİR... /// ŞU KADARINI SÖYLEYEYİM= YALAN SÖYLEYENİN , İFTİRA ATANIN, Gıybet edenin,RÜŞVET YİYENİN.. vs ..ORUCU DA ABDESTİ DE bozulmaz diye fetvalar verildikçe, ADI EHLİ SÜNNET OLSA NE YAZAR,HAK FIRKA OLSA NE YAZAR. Açıklama= BU KONUDA bir yorum ortaya koymuş ve ESKİŞEHİR DE bu konularda YETKİN OLAN 80 Yaşlarında ki BİR hocamıza okumuştum. Aldığım cevap şuydu. '''BANA göre yalan söyleyen DİNDEN DE çıkar tekrar abdest alıp hemen tövbe ederek İSLAMA girmelidir. Ama gel de İNSANIMIZA ANLAT''. İSLAM dosdoğru yaşanmadıkça sonradan İCAD veya vaaz edilmiş GİRDAPLARDA boğuluruz. ALLAH korusun yönümüzü de kaybederiz. EN GÜZEL İSLAM, EN SAF VE ARİ OLAN KUR'AN ve sünnet YAŞAMIDIR. HARİCİ unsurlar, PARAZİTLER dahil oldukça GÜRÜLTÜ KALABALIĞINDA ANLAŞILMAZ HALE GELİR. Aslında Birbirine yardım eden İSLAMIN HÜKÜMLERİ yerini bir birine Destek değil KÖSTEK olan adet ve ritüellere bırakır. SONUNDA DA iflas eder. İŞTE GÜNÜMÜZÜN İSLAM DÜNYASI. SALAT VE SELAM SİZLER İLE OLSUN.
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...