MİSAK-I EZELÎ

Misak; "güçlendirme, anlaşma, sözleşme," gibi mânalara geliyor. Ve "Misak-i Ezelî," Cenab-ı Hakk’ın "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" sorusuna, ruhların "Evet, sen bizim Rabbimizsin." diye cevap vermeleriyle tahakkuk etmiş oluyor.

Misakla ilgili âyet-i kerimede şöyle buyurulur:

"Hem de Rabbin, Âdemoğullarından, bellerindeki zürriyetlerini alıp ta, onları kendi nefislerine şahit tutarak ‘Ben sizin Rabbiniz değil miyim?,’ (dedi). Onlar da, ’Evet Rabbimizsin, şahit olduk ‘ dediler." A’raf Suresi, 172

Tefsir âlimleri, âyet-i kerimede geçen, "Âdemoğulları" ve "bellerindeki zürriyetleri" ifadelerinden hareketle, her fert için müstakil bir misakın söz konusu olduğunu beyan etmişlerdir.

Büyük çoğunluk, "misakın ana rahminde başladığını ve orada icra edilen İlâhî terbiyenin belli bir safhasında, bedene ruh ilka edildiğini, malûm soru ve cevabın işte bu safhada gerçekleştiğini" ifade ederler.

Allah’ın zamandan münezzeh olduğu dikkate alındığında bu mânayı kavramak kolay olur. Değişik zamanlarda yaratılan insanlar, birbirlerine göre önce ve sonra gelmiş olsalar bile, Allah’ın ezelî ilminde hepsi hazırdırlar ve bu soruya birlikte muhatap olmuşlardır.

Ezel konusunda, Nur Külliyatı’ndan Kader Risalesi’nde yer alan şu tespiti, bu vesileyle, aktarmak isterim:

"Ezel; mazi silsilesinin bir ucu değil... Ezel; mazi ve hâl ve istikbali birden tutar, yüksekten bakar bir âyine-misaldir." Sözler

O halde misak-ı ezelî denilince, belli bir zaman diliminde yapılan anlaşma değil, ezelî olan Allah’a verilen söz anlaşılmalıdır.

Bir mümin, namazın her rekatında, "âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd" etmekle ve sûrenin devamında, "Ancak sana ibadet eder ve ancak senden yardım dileriz." demekle misakını yenilemiş olur.
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yükleniyor...