"Mizah gazetelerin paslı mir’atlarında ,üçüncü arkadaşın müşairane vaktinde kafiye-i 'sa'yı bulmak için اثالثقلاطيتارما Arkadaşları demişler: Bu paslı müzahref ayine içinde bunun suretini görüyoruz." ifadelerini açıklar mısınız?
Değerli Kardeşimiz;
"Herkes Vazifesini Bilmeli, Sû-i İstimal Etmemeli"
"Gazeteler iki vazife-i mühimmeyi deruhte etmiştir. Çünkü iki rütbeye mazhar olmuş. Birincisi, dellâlü’l-mehasin ve’l-meayib. İkincisi, hatibü’l-umumi veyahut mürebbiyü’l-efkâr. Evvelki ünvan iktiza ediyor ki, hâkimiyet-i millet ve hakk-ı teftişin seyf-i katıı olan lisan-ı matbuattaki tesiratı muhafaza etsin. İkinci ünvan iktiza ediyor ki, efkârı terbiye ve talim etsin, sathi etmesin. Halbuki şimdi aksü’l-amel yapıyor. Zira bu kadar kesret ve karmakarışıklık, bu tesiratı inkısama vermekle kuvvetini kaybetmiş ve efkârı adeta sathi etmiş ve ehl-i sa’yin vaktini de imate ediyor."
"Hem de gazete sahibi zemin bulmak için, fikr-i intikamın maden-i habisi olan şahsiyatı karıştırıyor. Veyahut on para kazanmak için ahlâk-ı İslâmiyeyi esasıyla sarsan istihzaat ve terzilât ve müstehcenat ile ezhan-ı şûrede ahlâk-ı rezilenin tohumunu ekiyorlar. Veyahut devletin en mühim, en nazik ve en hafi noktaları avamın ezhanına arz ediyorlar ki, bizi bu hale düşüren malâyanilik ve mafevkinin vazifesine karışmak gibi seyyiata meydan veriyorlar. Bu gazetelere ya tensikat veya taksimü’l-a’mâl kaidesinin icrası lazımdır."
"Ciddi gazetelerin ayinelerinden, iki aylık çocuğun ağzına ekmek doldurmakla çarçabuk büyük olmak için öldüren seksen yaşındaki âcuzenin suret-i kabihi içinde görünüyor. Ve mizah gazetelerin paslı mir’atlarında; üçüncü arkadaşın müşairane vaktinde kafiye-i 'sâ'i bulmak için: Arkadaşları demişler: Bu paslı, müzahref ayine içinde bunun suretini görüyoruz."
"Ey gazeteciler! Hedef-i maksadımız olan ittihadı, sizin cerbeze ile yaptığınız mugalâtalar ile inhilâl-i anâsırı netice vermekte olduğundan, bizim delil-i hayatımız olan mukaddemat-ı ittihadı akim bırakıyorsunuz."
"Hasıl-ı kelâm: Evvel 'Haydar ağa'lık vardı. Şimdi siz de 'Haydo' yaptınız. Halbuki bize lazım 'Haydar'dır. O elmas kılınca benzeyen lisan-ı matbuata itidal ile saykal vurun, tâ ki ifrat ve tefrit ile pas tutmasın."(1)
Burada o zamanki gazetelerin İslam birliğine nasıl zarar verdiğine işaret ediliyor. Gazetelerin asıl hedef ve vazifelerinin toplumu birlik ve beraberliğe eğitmesi ve teşvik etmesi gerekirken; tam aksine, unsurlar arasındaki ayrılık noktalarını kaşıyan bir yayın politikası yapıyorlar. Yayın araçları olan gazeteler ifrat ve tefritten uzak durmalıdırlar. Yeni bir şeyin bir topluma tesis edilmesinde aceleci ve zorlayıcı bir tavır sergilemek, tesis edilmek istenen yeniliğe zarar vermek demektir.
"Ciddi gazetelerin ayinelerinden, iki aylık çocuğun ağzına ekmek doldurmakla çarçabuk büyük olmak için öldüren seksen yaşındaki âcuzenin suret-i kabihi içinde görünüyor.” ifadesi de bu manaya işaret ediyor. Yani aklı dumura uğramış bir ihtiyare kadının elindeki iki aylık çocuğu, zorla ve suni bir şekilde büyütmeye çalışmasının yanlışlığı gibi, gazeteler de (şimdiki bazı medya unsurları da) aklı ermemiş ve tedrici bir şekilde gelişecek olan insanların akıllarını bir anda ilerletme ve büyütme gayretinde olmaları da böyle bir yanlışa kapı açmaktadır.
(1) bk. Asar-ı Bediyye, Nutuklar, Nutuk-4, İttihad Yay., İstanbul 2002, s.542.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü