"Nasıl ki iki elin ve iki ayağın parmakları, âsabları, kemikleri, hattâ hüceyratları, mesâmatları hesapça birbirine tevafuk ederler. Öyle de bu ağaç, bu baharda ve geçen bahardaki çiçek, yaprak, meyvece tevafuk ettiği gibi..." Parmaklar konusunuyla izahı?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Bu paragrafın ana konusunu kısaca şöyle ifade edebiliriz:

Eşyadaki benzerlikler sanatkarın birliğine ve tekliğine, farklılıklar ise, sanatkarın sonsuz irade ve ilmine işaret ediyor.

Sağ eldeki parmakların hem sayıca hem de sanatça sol eldeki ile aynı olması, sanatkarın birliğine ve tekliğine işaret ediyor. Bütün insanların kemik yapısı ve sayısının (206 kemik vardır) aynı olması, bütün insanların sanatkarının aynı olmasına işaret ediyor. Bunun gibi milyarlarca örnekler var.

Bahar ve kış mevsimlerinin ana hatları her zaman aynıdır, değişmez. Çok az farklılıklar bu büyük benzerlik ilkesine zarar vermez. Bu yüzden kainatı incelediğimizde büyük ve her tarafı kuşatan bir benzerlik, benzeşme ve aynilik ilkesini görüyoruz ki bu da sanatkarın tek ve bir olduğunun bir ispatı bir kanıtı oluyor.

Bütün insanların gözü aynı yapı ve sistem ile çalışır, demek bütün insanlara bu gözü takan aynı sanatkar oluyor. Bu hükmü bütün aza ve organlara da tatbik edebiliriz.

Allah kainatta yüz binlerce tür yaratmıştır. Bu türlerin nesillerini idame ettirmek için tohumlara irsiyet kanunu ile bir önceki neslin soyunu program şeklinde depolamıştır. Ekseri olarak türlerin genetik yapıları aynı ile muhafaza edilir. Nasıl bizim atamız olan Hz. Âdem (as)'ın temel insani programı şimdiki insanlara irsiyet ile intikal etti ise, aynı şekilde diğer türlerin de temel programları irsiyet ile şimdiki türlere intikal ediyor. Buna misliyet denir, diğer bir tabir ile ne aynısı ne de gayrısıdır. Yani bir önceki neslin temel özelliklerini aynı ile alıp hususi özellikleri ile de bir önceki nesilden de farklı olma halidir. Ne aynısı derken farklılığı anlarız, ne de gayrısı derken temel programlamadaki benzerliği anlarız.

Mesela, bir elmanın babası hükmünde olan bir nesil önceki elma ile olan müthiş benzeşmesi ne gayrısı manası ile ifade ediliyor ne de aynısı derken de elmanın bir önceki elma ile tıpa tıp aynı olmadığına işaret olunuyor. Bu farklılık bitki türlerinde pek fark edilmediği için misliyet ile tabir ediliyor.

Bir de intikal etmeyen kişiye ve şahsa özel program vardır. Bu insanlarda çok belirgin olduğu için, her bir insan diğer insanlardan farklı bir şahsiyete sahiptir. Bu noktada aynıyet olarak bir intikal söz konusu değildir. Şayet aynı ile intikal olmuş olsa idi, bütün insanlar birbirinin aynı olup farklı şahsiyet ve kimlikler olmazdı. O zaman hepimiz Hz. Âdem (as)'ın kopyalarından ibaret olurduk. Aynı şekilde mutlak manada ayniyet yani birbirinin aynı olma hali diğer türlerde de yoktur.

Bu mevsimde yediğimiz bir elma bir önceki ya da bir sonrakinin tıpa tıp aynısı değildir. Ayniyet, bir şeyin başka bir şeyle tıpa tıp aynı olması halidir; misliyet ise temelde aynı olmakla beraber, hususiyette yani şahsiyette farklı olma halidir.

Allah bu türleri her dönemde yeniden inşa ettiği ve eskisini yenisi ile tazelendirdiği için, haşrin numuneleri hükmüne geçiyorlar. Allah, bir çeşit öldükten sonra dirilme hakikatinin provasını her dönemde sergiliyor.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

Lazgin
Peki bunun cifir ilmiyle nasıl bir alakası var?
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editor (Muaz)
Her şey bir ölçü ve hesap üzerine olursa elbette Kur'an ayetleri de şekil açısından bir ölçü ve hesapla tertip edilmiştir. Cifir de bu ölçü ve hesabın anlaşılmasında bir araç bir alet ilmidir.
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...