Nefsin, insanın manevî terakkisindeki yeri nedir? İnsanın terakkisi, nefs-i emmarenin şek ve şüphelerine cevaplar bulmasıyla mı gerçekleşir?
Değerli Kardeşimiz;
"Sonra, sabık işaretlerdeki hakikat inkişaf etti, karanlıklı çok noktaları aydınlattı. O nur ile lillâhilhamd, hem Kur'ân-ı Hakîmin azîm tergibat ve teşvikatı tam yerinde olduğunu; hem ehl-i imanın desâis-i şeytaniyeye kapılmaları imansızlıktan ve imanın zayıflığından olmadığını; hem günah-ı kebâiri işleyen küfre girmediğini; hem Mutezile mezhebi ve bir kısım Hariciye mezhebi 'Günah-ı kebâiri irtikâp eden kâfir olur veya iman ve küfür ortasında kalır.' diye hükümlerinde hata ettiklerini; hem benim o biçare arkadaşım da yüz ders-i hakikati bir herifin iltifatına feda etmesi, düşündüğüm gibi çok sukut ve dehşetli alçaklık olmadığını anladım, Cenâb-ı Hakka şükrettim, o vartadan kurtuldum. Çünkü, sabıkan dediğimiz gibi, şeytan, cüz'î bir emr-i ademî ile insanı mühim tehlikelere atar. Hem insandaki nefis ise, şeytanı her vakit dinler. Kuvve-i şeheviye ve gadabiye ise, şeytanın desiselerine hem kabile, hem nâkile iki cihaz hükmündedir."(1)
"Saniyen, nefs-i insaniye, muaccel ve hazır bir dirhem lezzeti, müeccel, gaip bir batman lezzete tercih ettiği gibi, hazır bir tokat korkusundan, ileride bir sene azaptan daha ziyade çekinir."
"Hem insanda hissiyat galip olsa, aklın muhakemesini dinlemez. Heves ve vehmi hükmedip, en az ve ehemmiyetsiz bir lezzet-i hazırayı ileride gayet büyük bir mükâfâta tercih eder. Ve az bir hazır sıkıntıdan, ileride büyük bir azâb-ı müeccelden ziyade çekinir. Çünkü tevehhüm ve heves ve his, ileriyi görmüyor, belki inkâr ediyorlar. "
"Nefis dahi yardım etse, mahall-i iman olan kalb ve akıl susarlar, mağlûp oluyorlar. Şu halde, kebâiri işlemek imansızlıktan gelmiyor, belki his ve hevesin ve vehmin galebesiyle akıl ve kalbin mağlûbiyetinden ileri gelir."(2)
Nefis insanın manevî terakkisinde en mühim bir rakip ve düşmandır. Nefsin insanı zorladığı husus, fikri şüphe ve şeklerden ziyade, hissi aşırılıklardır. Fikri olarak insanı zorlayan ve bunaltan şeytandır. Zaten nefis, şeytanın telkin ve talimatı ile hareket eden bir asker gibidir. İnsanın nefsinde şek ve şüphelerin oluşmasını temin eden şeytandır.
Üstad Hazretleri bu manayı yukarıya aldığımız paragrafın sonunda şöyle hulasa ediyor:
"... Hem insandaki nefis ise, şeytanı her vakit dinler. Kuvve-i şeheviye ve gadabiye ise, şeytanın desiselerine hem kabile, hem nâkile iki cihaz hükmündedir."
Dipnotlar:
(1) bk. Lem'alar, On Üçüncü Lem'a. Beşinci İşaret.
(2) bk. a.g.e.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü