Nur talebelerinin namaz tesbihatında okuduğu "Tuncina duası"nın anlamı nedir, okumak gerekir mi, bilgi verir misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Saleten Tüncina Duası:
"Allâhumme salli alâ Seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli Seyyidina Muhammedin salâten tüncînâ bihâ min-cemî'il-ehvâli vel âfat. Ve takdî lenâ bihâ cemîal hâcât ve tutahhirunâ bihâ min-cemîi's-seyyiât ve terfe'unâ bihâ ındeke a'lâ'd-deracât ve tubelliğunâ bihâ aksâ'l-ğayât min cemiîl-hayrâti fî'l-hayâti ve ba'del-memât birahmetike Yâ erhame'r-rahimîn. Hasbunellahu ve ni'mel vekîl, ni'mel mevlâ ve ni'me'n-nasîr. Ğufraneke rabbenâ ve ileyke'l-masîr."
Anlamı:
"Allah'ım! Efendimiz Muhammed'e (asm) ve onun ehli beytine salât et. Bu salâvat o derece değerli olsun ki: Onun hürmetine bizi bütün korku ve belalardan kurtar. Bizim ihtiyaçlarımızı o salâvat hürmetine yerine getir, bizi bütün günahlardan bu salâvat hürmetine temizle, o salâvat hürmetine bizi derecelerin en üstüne yücelt, o salâvat hürmetine hayatta ve öldükten sonra düşünülebilecek bütün hayırlar konusunda gayelerin en sonuna kadar ulaştır. Ey merhametlilerin merhametlisi, bize bunları merhametinle nasip et. Allah Teâlâ bize kafidir ve ne iyi bir dost, ne iyi bir vekildir. Ey Rabbimiz, senin mağfiretini dileriz, dönüş yalnız sanadır."
Bazı yerlerde, "Hasbunellahu ve ni'mel vekîl, ni'mel mevlâ ve ni'me'n-nasîr. Ğufraneke rabbenâ ve ileyke'l-masîr." kısmının olmadığını da belirtelim. Ancak bu kısmın söylenmesi de çok faydalıdır.
Bu Salâvat-ı Şerifenin büyük önemi ve sevabı vardır. Sürekli bu salavata devam edenin, belalardan emin, gelecek musibetlere perde, arzularının kolay, rızkının da bereketli olacağı ümit edilir.
Dua esnasında eller (duanın seması sayılan) yukarıya açık olarak (ayrı) şekilde tutulur. İki elin avuç içi terazinin iki gözü gibi muvazeneli şekilde göğüs hizasında, semadan gelecek Rahmet-i İlâhiyye’ye açık bekler. Ancak, bazı zamanlarda bu iki elin yanyana birleşip, bitişik şekilde tutulması da sünnete aykırı değildir. Resûl-i Ekrem Hazretleri her iki halde de dua yapmıştır. Lâkin çoğu defa ellerini ayrı şekilde tuttuğu anlaşılmaktadır.
Nitekim Şafiî Mezhebi'nde duanın korku manasına gelen cümlelerinde ellerin içinin yere çevrilip aşağıya tutulduğu gibi. Hanefi’de ise avuç içinin aşağıya çevrilmesi sadece yağmur duasında meşru kılınmış, diğerlerine şâmil olmamıştır. Şafilerin dua ederken musibetten sakınmak için ellerini aşağıya çevirmeleri bazı hadislere dayanmaktadır ki sünnettir. Bu hadislerden birisi şöyledir:
“Peygamber Efendimiz Aleyhissalatüü vesselam, Allah’tan bir şeyin olmasını istediği zaman ellerinin içini yukarıya çevirirdi. Ancak bir şeyden sakınacağı zaman ise ellerinin içini aşağıya çevirirdi.” (Bu konuyla ilgili hadisler için bk. Müsned, Ahmed b. Hanbel 4/56; Mecmau’z- zevaid, 10/168; Cemu’l-fevaid, 2/618; el-Fethu’l-kebir, 2/357.)
Bu nedenle ellerini dua ederken aşağıya çevirenler bu hadislere göre amel etmiştir. Hanefiler ise bu konuda şafiileri taklit etmiş oluyor.
Konuyla İlgili Bir Hatıra:
Bu konuda İbni Fakihani "Fecri Münir" isimli kitabında özetleyeceğim şu olayı nakleder:
Maneviyat büyüklerinden Ebu Musa, fırtınalı bir havada gemide imiş. Müthiş bir fırtına gemiyi batırmaya ramak kaldığı sırada Peygamber Efendimize (asm) iltica etmiş:
"Ya Resulallah, gemimiz batacak, içindeki bunca masumlar suya gark olup ölecekler. Lütfen bize bir kurtuluş çaresi göster!.."
O sırada kulağına şöyle bir hitap vaki olmuş:
"Ey Ebu Musa! Tüncina duasını okuyun! Yani, kurtaran duayı okuyun, kurtaran duayı..."
Demiş ki: Ya Resulallah, bu Tüncina duası hangisidir, biz bilmiyoruz?
Efendimiz (asm) bugün namazlardan sonra okumakta olduğumuz "Salaten Tüncina"yı okumuş, bunu okuyun, diye tembih buyurmuş.
Gemideki yolcular hep birlikte bunu Ebu Musa'dan öğrenip okumuşlar, fırtına dinmiş, sağ salim karaya ayak basmışlar.
Bu duanın bu gibi özelliklerinden doalayıdır ki bizim de hudutlarımızda düşman tehlikesi belirince eli silah tutan askerlerimiz hudut boylarına gidip maddi silahıyla karşı koyarken, içerde seccadesi başındaki müminler de hep bu kurtaran duayı okumuşlardır.
Maddi silah yanında manevi silahla da düşmanı sınırlarımızdan kovmuşlardır.
Faslı Davut Efendinin yazdığı "Delailü'l-Hayrat"ta da geçen bu salavatı şerife için Bediüzzaman Hz. "bir çok aktabların okumakta titizlik gösterdiği salavat" diye bahseder.
Ayrıca şunları da kaydeder: Bu salavatı şerife ilham ile yazılmıştır. Ne okuyana ne de okumayana bir ısrar olmamalıdır. Okunursa sevabı var, okunmazsa günahı yoktur. Ben şahsen okurum, okunmasını da isabetli bulurum. İsmi üstünde "Kurtaran Salavat".
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar