Nur Talebelerinin, Necip Fazıl Kısakürek'e bakış açısı nasıl olmalıdır? İyi yönünü alıp, kötü yanını almadan; kitapları okunabilir mi? (Milliyetçilik damarı olması, şeyhinden büyüğünü tanımadığı için alimleri tahkir etmesi vs...)
Değerli Kardeşimiz;
Risale-i Nur'un temel ve genel ölçüsü, ister bir meslek ister bir meşrep, ister bir alim ister bir şair olsun fark etmez iyi tarafını alıp yanlış tarafını terk etmektir.
Cahil insanların yaptığı gibi "ya toptan iyidir ya toptan kötüdür" yaklaşımı zalimane ve insafsızca bir yaklaşımdır.
Necip Fazıl Kısakürek Ehl-i sünnet inancına sahip, samimi, değerli ve güvenilir bir şairdir; eserlerini okumakta bir sakınca bulunmuyor.
Meşrebinin muhabbeti ile şeyhini diğer alim ve şeyhlerden üstün görmesi normal bir durumdur, çünkü tarikatların özünde bu vardır. Muhabbet meşrebi şeyhini en üstün görmek ister, yoksa orada duramaz. Başkalarını tahkir etmişse, bu onun hatası ve kusurudur, fazla büyütmemek gerekir.
Kaldı ki Üstadımız Necip Fazıl Kısakürek’i hizmet ve gayretlerinden dolayı "yirmi yıllık bir talebe gibi" talebeliğe kabul etmiştir.
"Necip Fazıl'ın Üstadı ziyareti"
"Üstad İstanbul'a gelince, sanki bütün İstanbul halkı Akşehir Palas Oteline boşaldı. Her gün yüzlerce insan Üstadı ziyaret ediyordu. Bu arada bir çok tanınmış zevat da bu ziyaretçiler arasındaydı. Necip Fazıl da Üstadı ziyarete gelmişti. Üstad, kendisini alaka ile karşıladı. Bir sandalyeye oturttu."
"Necip Fazıl, kendisinin yanına gelip giden gençleri Üstad Bediüzzaman'ın yanında ve hizmetinde görünce (ben tahmin ediyorum) üzülmüş olacak ki, Üstad kendisine:"
"'Üzülme! Üzülme! Ben Doğucuları, Risale-i Nur talebesi olarak kabul ettim. Ben seni Risale-i Nur'a yirmi senelik hizmet yapmış olarak kabul ediyorum.' dedi."
"Yine Necip Fazıl'la olan görüşme sırasında Üstad'ın şöyle dediğini hatırlıyorum:"
"'Biz bir ağacın meyveleriyiz. Aramızda ayrılık-gayrılık yoktur. Ders almak ve kaynak bakımından aynı yere gidiyoruz.'"(1)
(1) bk. Son Şahitler, Muhsin ALEV'in Hatıraları, IV/307.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Verdiğiniz cevap için Allah razı olsun. Bu arada Üstad Hazretleri'nin Necip Fazıl hakkında dediği "Ben seni Risale-i Nur'a yirmi senelik hizmet yapmış olarak kabul ediyorum" sözü.. Necip Fazıl'ın hatıralarında "kırk senelik hizmet yapmış" şeklindedir. Ve bu söz üzerine Necip Fazıl'ın hatıralarında Üstad'a cevaben "Benim şeyhim Abdulhakim-i Arvasi'dir. Ben bu talebeliği kabul etmem." dediği var.. Selam ve dua ile..
Çok doğru söylüyorsunuz. Üstad Hazretleri'nin îmân dâvâsında herkesi kapsayacak bir şefkati var.. Bu sayede zaten bu günlere kadar istikametle hizmeti geldi.. Üstad mesela Gönenli Mehmed Efendi'nin de talebelerini de Nur Talebesi olarak kabul ediyor. Hatta Muttalipli Hacı Hilmi Efendi'nin talebelerini de Nur Talebesi olarak kabul ediyor. Bu davranış acaba onların hizmetini tasvib ettiğini mi gösteriyor? Acaba bu ;"Üzülme! Üzülme! Ben Doğucuları, Risale-i Nur talebesi olarak kabul ettim." sözü de onların hizmetini tasvib ettiğini mi gösteriyor? Acaba şimdi böyle bir şey denilebilir mi? Aynı zamanda Nur Talebelerinin de Ülkücüler hakkındaki fikrini beyan ederseniz sevinirim. Mâlûmunuz Nur Talebelerine muhalefetleri var.. Ve Nihal Atsız gibi onların saygı gösterdiği kişilerin; Nur Talebeleri ve Hazret-i Üstadımıza hakaretleri mevcud.. Diğer bir taraftan Üstad Hazretleri ile görüşen ve hakkında senakâr yazılar-şiirler yazan Osman Yüksel Serdengeçti de Ülkücü.. Üstad Hazretleri de onun hakkında "Bir oğlum olsa adını Serdengeçti koyardım" diyor, milliyetçiliğini bildiği halde.. Aynı zamanda Bekir Berk Ağabey ve Eşref Edip Fergan'ın da milliyetçilik yönü olduğu halde Risale-i Nur talebesidirler.. Tabi milliyetçi-Ülkücü kesim yalnızca kendilerine mâl ediyorlar.. Bu meseleleri de açarsanız sevinirim.. Selam ve dua ile..
sayın editör; Mehmet feyzi abinin, ülkücü hareketin lideri ile hacca gitmesi ve o zamanki ilişkilerini nasıl değerlendirmeliyiz...?
Verdiğiniz cevap tatmin edici. Allah razı olsun. Diğer sorum da; "Üstad Hazretleri Gönenli Mehmed Efendi'nin de talebelerini de Nur Talebesi olarak kabul ediyor. Hatta Muttalipli Hacı Hilmi Efendi'nin talebelerini de Nur Talebesi olarak kabul ediyor. Bu davranış acaba onların hizmetini tasvib ettiğini mi gösteriyor?" şeklinde idi.. Acaba bu mümkün mü? Verdiğiniz cevapta "Birisi manevi değerleri ön plana çıkaran Seyyid Ahmet Arvasi çizgisi ki bu çizgiye maneviyatçı ülkücüler denilmiştir. Bunlar içinde çok Nur talebesi bulunuyor Risale-i Nuru ve Üstadımızı ciddi anlamda sevip takdir ederler. Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu bu akımın siyasi lideridir." teşhisi çok mükemmel.. Zaten Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu'nun da şöyle bir sözü var; "Biz Fatih Sultan Mehmed Han kadar Türk, Said Nursî Hz. kadar Kürdüz. Hepimiz bir kilimin desenleri gibiyiz.." Selam ve dua ile..
Vermiş olduğunuz pasajlar Necip Fazıl'ın kendi dar ve eksik görüşleridir. Nitekim kendisi tarikat meşrep birisidir ve meşrebinde de bir o kadar tutucu ve mukallittir. Üstadı tenkit etmesinde bu meşrep bağnazlığının da etkisi var. Kerameti yaş ile izah etmesi çok komik bir yaklaşımdır. Üstadın on dört yaşında alimlerle münazara etmesi ve onların takdirini kazanması bilenen bir husustur. Bütün müceddid ve evliyaların küçük yaşlarda keramete mazhar olduğu bir vaka iken Üstadın genç yaşlarda keramete mazhar olması neden hayret edilecek bir husus olsun.
Eski Said dönemini tenkit ederken Yeni Said dönemini takdir etmesi ayrı bir tenakuzdur. Çünkü Üstadın görüşleri içinde içerik olarak bir değişme yoktur. Bazı usul değişiklikleri olmuş olsa da ak dediğine kara dediği vaki değildir. Üstadın hürriyet tanımı halen geçerliliğini devam ettirmektedir.
Abdulhamit dönemine zayıf istibdat dediği asıl istibdadın yeni rejim döneminde olacağını Üstadın kendisi ifade etmektedir. Ama Necip Fazıl meşrep bağnazlığında olduğu gibi Abdulhamit konusunda da meseleye bağnazca yaklaşmaktadır. Necip Fazıl Abdulhamit Han'ı ifrat ederek kutsallaştırıp hatasız görme eğilimindedir. Oysa her insan gibi o da hata yapabilir yanlış işlere bulaşabilir. Üstadın eserlerini iyi anlamadığı açık.