Nur talebelerinin sadece Risale-i Nur okudukları, tenkit yollu olarak söyleniyor. Ne dersiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Üstad Hazretleri, Risaleler hakkında;
“.., Risaletü’n-Nur hakaik-i İslâmiyeye dair ihtiyaçlara kâfi geliyor, başka eserlere ihtiyaç bırakmıyor...”(1)
der. Başka yerlerde de bu ifadeyi “haslar için” diye tahsis eder. Üstad'ın zamanında hizmetle ve telifatla alakadar olanların çok az olması itibariyle, bu umumi ve yüce hizmet onların mesailerine terettüb ettiğinden başka şeylerle iştigal etmeleri hizmete sekte vuracağından, o zamanki Nur talebelerinin tümü Risalelerle meşgul olmuş, başka şeylerle ilgilenmemişlerdir.
Ayrıca bu zamanda herkes belli konularda ihtisaslaşmakta, ihtisas konuları dışındaki eserlere fazla zaman ayırmamaktadır.
“Umuma el atmak, umumu terk etmektir.”
Dolayısıyla kendilerini bu davaya adamış ve Risalelere hizmet etmeyi gaye edinmiş bir kimsenin, başka şeylerle fazlaca meşgul olması ihtisasını zedeler ve motivasyonunu bozar. Zaten ihtisaslaşmanın mahiyeti icabı böyle olması lazımdır.
Üstad, bu zamanın hastalığını zaaf-ı diyanet olarak belirlemiş, batıl felsefi cereyanlarla nice insanların imanlarının zedelendiğini görmüş, bütün bunlara karşı iman hakikatlerini izah ve ispata ağırlık vererek bu zamanın hastalıklarına tam deva olacak Nur Külliyatı'nı telif etmiştir. Nur talebeli de bu eserleri muhtaç olanlara ulaştırmayı, bu zamanın en büyük bir manevi cihadı olarak benimsemişler ve bunu hayatlarının gayesi yapmışlardır.
Bununla birlikte, Nur talebeleri bilgilerini artırmak için başka faydalı eserleri de okurlar. Ama bu okuyuş şahsi kalır. Birlikte neşir ve ilan için çalıştıkları eserler Nur Külliyatı'dır. Bunun normal karşılanması gerekir. Her fakültede bütün bilim dalları okutulmadığı, her tarikatta bütün zikirler çekilmediği, her sanayici her çeşit mamülün üretimine çalışmadığı gibi, Nur talebeleri de iman kurtarma davasına öncelik vermekte ve çalışmalarını bu sahada yoğunlaştırmaktadırlar. Kaldı ki, Nur talebeleri, imani ve Kur'anî hakikatlerin öğrenilmesinde bir tefsir olarak Risaleleri okumayı tercih etmekle birlikte, okudukları tek kitap Risaleler değildir.
Onlar Risalelerden namazın niçin kılınacağını öğrenirler, ilmihal okuyarak ise namazın nasıl kılınacağını öğrenirler. On Birinci Lem'a'yı okuduklarında Peygamber Efendimiz (asv)'in sünnetine uymanın lüzumunu anlarlar, siyer kitapları okuyarak ise sünnetin ayrıntılarını öğrenirler.
Bugün Nur talebelerince kurulmuş birçok yayınevi vardır. Buralarda basılan kitaplara bakılırsa meselenin boyutları görülebilir.
(1) bk. Kastamonu Lahikası, (48. Mektup)
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
bu mevzuda "nur talebeleri " olarak kendimize bir öz eleştiri yapmamız lazım geldiğine inanıyorum. zira üstadımız imani meselelerde risale-i nur başka eserlere ihtiyaç bırakmıyor! derken sahih ve lüzumlu kitaplardan okumayın? demiyor. Demesi de zaten islamın ruhuna ters olurdu? zira bir mümin; Kuran-ı Azimüşşanı ve tefsirlerini, ehadis-i şerifleri ve izahatlarını, siyer ya da islam tarihini, fıkıh yahut ilm-i hal kitaplarını okuması ve de bilmesi gerekir. Hele bir nur talebesi, kanaatimce 19.mektup, 25.söz, 27.söz, muhakemat, mesnevi vb.eserlerde işaretler edindiği üzre bu konuları herkesten ziyade bilmeli ve çok yönlü olmalı. derslerde suver-i kuraniye ya da ibare-i arabiyeleri okurken" ila-ahiri..."deyip hemen geçen çok kardeşimiz var ki bu bizim zaafiyetimiz. "ikra!emr-i sübhaniyesi ile nazil olan Kuran ne emrediyorsa, biz de ona intisaben okuyacağız. Eminim "kuranı ve hadis külliyatlarını" tedkik ederek okuduğunuzda "risale-i nur" cümlelerinin nasıl o kudsi kaynaklardan katre katre döküldüğünü tesbit ve ifşa edeceksiniz. bizim kusurumuzu üstadımıza havale etmeyelim.
Risale-i Nur, hakaik-i İslâmiyeye dair ihtiyaçlara kâfi geliyor, başka eserlere ihtiyaç bırakmıyor. Kat'î ve çok tecrübelerle anlaşılmış ki, imanı kurtarmak ve kuvvetlendirmek ve tahkikî yapmanın en kısa ve en kolay yolu Risale-i Nur'dadır. Evet onbeş sene yerine, onbeş haftada Risale-i Nur o yolu kestirir, iman-ı hakikîye îsal eder. Bu fakir kardeşiniz yirmi seneden evvel, kesret-i mütalaa ile bazan bir günde bir cild kitabı anlayarak mütalaa ederken; yirmi seneye yakındır ki, Kur'an ve Kur'an'dan gelen Resaili'n-Nur bana kâfi geliyorlardı. Bir tek kitaba muhtaç olmadım, başka kitabları yanımda bulundurmadım. Risale-i Nur çok mütenevvi hakaika dair olduğu halde, te'lifi zamanında, yirmi seneden beri ben muhtaç olmadım. Elbette siz, yirmi derece daha ziyade muhtaç olmamak lâzım gelir. ❗❗❗ Hem madem ben sizlere kanaat ettim ve ediyorum, başkalara bakmıyorum, meşgul olmuyorum. Siz dahi Risale-i Nur'a kanaat etmeniz lâzımdır, belki bu zamanda elzemdir. Kastamonu - 77 Üstad ben sizlere kanaat ettim ve ediyorum siz de Risale-i Nur'a kanaat ediniz diyor peki buna ne demeli ???