Nur Talebelerinin; vatan için savaşmadıkları, PKK sempatizanlarını dövmedikleri bahanesiyle eleştiriliyorlar. Van'da inşa edilen Bediüzzaman Külliyesinin yakılma hadisesinde öcünüzü almıyorsunuz diyorlar. Dahildeki bu hadiselere bakış açımız nasıl olmalı?
Değerli Kardeşimiz;
Herkes kendi öcünü kendi intikamını alacak olursa, ülkede devlet ve kamu düzeni diye bir şey kalmaz, kaos ve karmaşa hükmeder. Kaos ve karmaşanın olduğu yerde de vatan diye bir şey kalmaz.
İslam inancında dahilde cihat manevidir, silahlı mücadele ise haramdır. Hatta hadislerde ülke içinde bir fitne ve karışıklık çıktığında herkesin evine çekilip fitneden uzak durması emredilmiştir. Çünkü iç kargaşa da sertlik ve silahlı mücadele fitneyi daha da azdırır tamiri mümkün olmayan kopuş ve düşmanlıkları tetikler. Buna alet olmakta büyük bir fitne ve ahmaklıktan başka bir şey değildir.
“Yakında büyük fitneler olacak, o fitnelerde (yerinde) oturanlar ayaktakilerden, ayaktakiler yürüyenlerden, yürüyenler koşanlardan, daha hayırlı olacaklar. Kim o fitne içinde bulunmuş olursa, ondan uzak dursun. O zaman bir iltica yeri, sığınacak mekan bulursa ona sığınsın.” (Sahihu’l-Buhari VIII, 92; Tefriru’l-Kurani’l-Azim II, 43; Sunenu İbn-i Mace, II, 3961.)
"Ey Abdullah İbnu Amr! Ahidleri bozulup şöyle karmakarışık hale gelen bir kısım ayak takımı (hezele) kimselerle başbaşa kalırsan ne yaparsın?"
"Ne yapmamı tavsiye edersiniz, Ey Allah'ın Resulü!" dedim. Buyurdular ki:
"Güzel bulduğun şeyi yaparsın, kötü bulduğun şeyi de terk edersin. Kendi yakınlarının (hallerini düzeltmeye) yönelirsin. O hezele takımı (ile de), onların cemaatı ile de (uğraşmayı) terkedersin." [Buhârî, Salat 88, Fiten 13; Ebu Davud, Melâhim 17, (4342); İbnu Mace, Fiten 10, (3957)]
"Kıyametten hemen önce karanlık gecenin parçaları gibi fitneler var. Kişi o fitnelerde mü'min olarak sabaha erer, akşama kafir olur; mü'min olarak akşama erer, sabaha kafir çıkar. O fitnede oturan, ayakta durandan hayırlıdır. Yürüyen koşandan hayırlıdır. Öyleyse yaylarınızı kırın, kirişlerinizi parçalayın, kılıçlarınızı da taşa vurun. Sizden birinin evine girerlerse Hz. Âdem'in iki oğlundan hayırlısı olsun (ölen olsun, öldüren değil)" [Ebu Davud, Fiten 2, (4259, 4262); Tirmizî, Fiten 33, (2205).]
Nur talebeleri dahili kargaşa ve fitnelere hiçbir zaman bulaşmamış ve sünnete uygun hareket etmiştir. Nur talebeleri harici (ülkemiz savaşa girerse) düşmana karşı da canını esirgemez şehitliğe koşar.
Sağ sol kavgasında on bine yakın insan ölmüş, daha sonraları bu çatışmaların asıl sebebinin derin devlet olduğu anlaşılmıştır. Yani darbe zemin hazırlamak için gençleri birbirine kırdırıp sağ sol kavgası ile ülke kan gölüne çevrilmiştir. Böyle büyük bir fitneye alet olmakla övünmek ancak ahmaklıkla izah edilebilir.
Nur talebelerinin kılıcı ve silahı Risale-i Nurlardır ve müspet hareket etmektir. Ve en hassas olduğumuz husus dahilde asayişi muhafaza etmektir. Birisi gelse değil medresemizi bizi cayır cayırsa yaksa, yine de menfi bir harekette bulunmayız.
Gençliğin verdiği heyecan ve hissiyat ile meydanlara atılıp fitneyi körüklemek tamda emperyalistlerin istediği bir durumdur. Onlar iç kargaşa ve kavgadan beslenen kan emicilerdir. Bizde bunlara alet olmamalıyız. Türk-Kürt kardeşliğini tesis edip vatanımızın bölünmez bütünlüğüne hizmet edecek adımlar atmalıyız. Gerisi laf-ı güzaftır.
Allah’ın rahmet ve af kapısı açıktır; hangi günahkar, kafir zalim vesaire bu kapıda samimi bir tövbe ve istiğfar ile hakka rücu ederse o bizim kardeşimizdir. Biz Müslümanız, Müslüman gibi düşünür Müslüman gibi hareket ederiz; ne olduğu belirsiz ideolojiler ya da fikri akımlar bizim ölçümüz ve mihengimiz değildir.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Cevabınız için Allah razı olsun.. Aklıma takılan bir soru var. Cevapta "İslam inancında dahilde cihat manevidir silahlı mücadele ise haramdır. Hatta hadislerde ülke içinde bir fitne ve karışıklık çıktığında herkesin evine çekilip fitneden uzak durması emredilmiştir." demişsiniz. Şimdi "İslam inancında dahilde cihat manevidir silahlı mücadele ise haramdır." derken nasıl oluyor? Ülkemizin içinde bulunduğu durumda Pkk ile savaşıyor. Ve orada bir çok askerimiz şehadet şerbetini içip, şehidlik makamına vasıl oluyorlar. Bu askerlerimizi dediğinize göre şehid olmuyor mu? Bu yapılan operasyonlar dahilde oluyor.. Dahilde cihad manevi ise bu askerlerimizin yaptıkları hangi konuma giriyor. Eğer buradaki maksad 'kökü dışarda, dalları ve budakları ülkemizde bulunan zındıka komitesi'nin devamı niteliğinde ise, bu yapılanlar cihad.. vefat edenler şehid.. yaralananlar gazidir. Şimdi biz Pkk'yı harici düşman mı, yoksa dahili düşman mı olarak göreceğiz? Ülke savunması için yapılanlarda cihad değil midir? Buradaki cihad maddi cihaddır.. Buraya biraz açıklar mısınız? Bir de "Hatta hadislerde ülke içinde bir fitne ve karışıklık çıktığında herkesin evine çekilip fitneden uzak durması emredilmiştir." ifadelerinde geçen hadîsin kaynağını belirtir misiniz? Yaşanan dahili olaylara Nur Talebelerinin sessiz kalmasını, 'Zulme sessiz kalan dilsiz şeytandır' hadisi ile eleştiriyorlar. Bu hadîsden mânâ ve maksad nedir? Açıklarsanız sevinirim.. Selam ve dua ile..
Bir de İmam Süyuti'nin El-Hasaisü'l-Kübra adlı eserinde Rasûlullah Sallallahu Aleyhi Vessellem Efendimiz'den şöyle bir hadîs nakledilmiş: "Âhirzaman'da ümmetimden bir grup kendilerine kurt diyecekler. Kendileri gibi olmayanları kurt gibi parçalayacaklar." Bu hadîsin te'villerinden birinin de kurtçulara baktığını, Prof. Ahmed Akgündüz Ağabey 5. Şua derslerinde aktarıyor. Ve "Bu hadîsin mânâsı sadece budur demiyorum. Bu da bir te'vilidir.." diyor. Bu hadîs o ideolojide ki insanların zamanında komünistlerle olan olaylar sonucunda haksız ölmelerine ve öldürmelerine işaret ediyor olabilir mi?
Bir de Üstad Hazretleri'nin "Rıza-yı küfür, küfür olduğu gibi; zulme rıza da zulümdür."(Mektubat) sözü ile Kur'ân-ı Azîmüşşan da geçen "Bir kişinin günahıyla başkası mesul olmaz." ( Veli tâzirû vâziratun vizra uhra..) âyeti zâhirde tezat görünüyor. Bunu açıklar mısınız?
Yukarıda "Birisi gelse değil medresemizi bizi cayır cayırsa yaksa yine de menfi bir harekette bulunmayız." diye ifadeler geçiyor. Hadîs-i Şerîflerde "malı, canı, ırzı" korumanın farz olduğu geçiyor. Bu ifadeler mübalağa mı? Yoksa başka bir izahı mı var?
"Maddi cihat devlet eli ile olur bir gurup ya da birey kendi başına maddi cihat etme yetkisine sahip değildir." demişsiniz.. Peki o gurup ya da birey kendi başına onlarla mücadele eder ve ölürse bunun hükmü ne oluyor? Asıl soruya verdiğiniz cevapta da "İslam inancında dahilde cihat manevidir, silahlı mücadele ise haramdır." peki o adı geçen mezkûr guruptan ölenler haram mı işliyorlardı? Bu kimseler 'Vatan sevgisi imandandır' hadîs-i şerifini öne sürerek ölen kendi ideolojisindeki insanlara şehit diyorlar? Acaba şehit hükmüne girerler mi?