"Nurcular ve sosyalistler birbirini tanımalıdırlar. Marks ile Said Nursi arasında hiçbir fark yoktu..." düşüncesi ne kadar doğrudur? Üstad ile sosyalizm arasında bağlantı kurulabilir mi, konu hakkında bilgi verir misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Bu meseleye birkaç genel prensip ışığında bakmak gerekir. Bu genel prensipleri birkaç madde olarak tespit ettikten sonra, meselemize bu tespitler ışığında bakabiliriz.

- Her batıl görüş ve ideolojiler içinde bir dane-i hakikat ve doğru bulunabilir. Yoksa bütünü ile batıl ve yanlış demek değildir.

- Doğru ve hak nefsül emirde sabit olmasından dolayı, doğru ve hakkı arayanlar bazen bu nefsül emirdeki hakka isabet ederek ittifak edebilirler.

- Ekol ve ideolojiler içinde bir hak ve doğrunun bulunması, o ekol ve ideolojiyi bütünü ile hak ve doğru yapmaz. Sadece isabet ettiği hak noktasından haklı ve doğrudur. Bunun dışında olan diğer hususlarda batıl ve yanlış olabilirler.

- Sosyalizm içinde de muhakkak doğru ve hak noktalar vardır. Bunların başında insanların sosyal bir varlık olarak yardımlaşma ve dayanışma içinde olması gerekir, fikri doğru ve evrensel bir hakikattir.

Sosyalizmin temel hareket noktası, haksız ve adil olmayan paylaşım sistemlerini protesto ederek tepki vermektir. Yani zayıf ve fakir sınıfın uğramış olduğu haksızlıklara bir tepkidir. Ama insanlığa getirmiş olduğu "sınıfsız bir toplum" çözümü hiç de fıtri ve gerçekçi bir çözüm değildir. Bu yüzden ömrü kısa olmuştur. Zira kainatta fıtri olmayan bütün sistemler ve ideolojiler çökmüştür ve çökmeye de mahkumdur. Ama sosyalist hareketin savunmuş olduğu hakça paylaşım ve adil sosyal sınıf manası, evrensel ve daimi bir hakikattir.

Üstad'ın Risale-i Nur'da vurgulamış olduğu sınıflar arası köprüyü temin eden ve hakça paylaşımı sağlayan zekÂt ve dayanışma müesseseleri, fıtri ve uygulanabilir projeler olmasından dolayı, daimi ve gerçekçi bir çözüm önerisidir. Yani Üstat ile sosyalizm ekolü hastalığın teşhisinde mutabık olabilirler, ama çözüm noktasında ise taban tabana zıt durumdalar. Sosyalizm sınıfsız toplumu savunurken, Üstat Kur'an’a uygun olarak sınıflı ama sınıflar arasında uçurum olmayan ve adil bir paylaşımı savunuyor.

Yani İslam dininde zenginlik caizdir, ama helal yoldan kazanmak ve helal yolda harcamak ve aynı zamanda fakir sınıfın hakkını gözetmek şartı meşrudur. Yoksa kapitalistlerin dediği gibi "Kazanmanın her yolu meşrudur." fikri İslam dininde yoktur. İslam dini zenginliği kabul ederken, kapitalistlerle örtüşür; haksız ve meşru olmayan kazançları yasaklamak noktasından da sosyalistlerle örtüşür.

Bunun dışında Nurculuk ve sosyalizm iki zıt kutup, iki farklı cephedir. Hatta Risale-i Nur'un en büyük düşmanı sosyalizmden gelen dinsizlik fikridir. Zira sosyalizmde din bir afyon ve sınıfsal toplumu savunan köhne bir feodalite olarak tanımlanır. Bu yüzden hakiki sosyalist olan birisi Müslüman; hakiki Müslüman olan biri de sosyalist olamaz. Belki bazı doğru ve hak noktalarda ittifak edebilirler, ama asla blok halinde ve sistematik bir şekilde örtüşemezler.

Said Nursi ile Karl Marks sera ile Süreyya gibidir, kabil-i telif olmaları muhaldir. Risale-i Nur'un bütün parçaları ve bahisleri sosyalizm fikrini yerle bir eden ve kati deliller ile fikirlerini çürüten anti sosyalist parçalardır. Bu yüzden "Said Nursi ve Karl Marks arasında hiçbir fark yoktur." tespiti, gayet isabetsiz ve cerbezeli bir tespittir.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...