"O zatın yanlış sualine mümâşât edip, yanlışını kabul ettiği için, yanlış etmiş. Çünkü Onuncu Sözün Haşiyesinde, İsm-i Âzam, yalnız her ismin bir mertebesinden ibaret olduğu zikredilmemiş..." Buradaki hâdiseleri ve alâkalı cümleleri açar mısınız?
Değerli Kardeşimiz;
“Saniyen: Bana karşı umumen dost bir şehir ahalisinden bir müftü, sathî bir nazarla, vâhî bazı tenkidâtı, Onuncu Sözün teferruat kısmına etmiş diye Abdülmecid yazıyor. Abdülmecid'in ona verdiği cevaplar, iki yer müstesna, mütebâkisi kâfidir. Fakat iki yerde, o da o zatın sathî sualine, sathî olarak cevap vermiş:..”(1)
Üstadımızın da ifade ettiği gibi, bir müftü Onuncu Söz’e bazı tenkidler getiriyor, Abdulmecid Abi de müftünün bu tenkidlerine cevap veriyor. Üstadımız da Abdulmecid Abinin bu cevaplardan iki noktasının eksik olduğunu ve cevabın şöyle olması gerektiğini ifade ediyor:
Onuncu Söz’e itiraz eden müftü Haşiyedeki ifadeyi "İsm-i A'zam her ismin a’zamî mertebeleridir, dolayısı ile müstakil bir İsm-i A’zam yok" şeklinde anlıyor ve buna itiraz ediyor. Halbuki Risale-i Nur ism-i a’zamı ispat etmekle beraber, her ismin bir mertebe-i a’zamı var ki Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm bunlara mazhar olduğu gibi, haşr-i a’zam da onlara bakıyor demektedir. Yani Risale-i Nur müstakil bir ism-i azamı -hâşâ- inkâr etmiyor, sadece buna ilave olarak her ismin de bir a’zamî mertebesinin olduğu ve buna birçok âlimin ism-i azam nazarı ile baktığına işaret ediyor.
Müftü her ismin bir mertebe-i a’zamı olduğunu inkâr etmek niyetiyle "Bu düşünce Said Nursi’nin felsefî ve tasavvufî bir fikridir" demiş. Halbuki her ismin âzamî bir mertebesinin olduğu konusunda Üstadımız tek başına değildir.
Başta İmam-ı A’zam, İmam-ı Gazzalî, Celaleddin-i Süyûtî, İmam-ı Rabbanî, Şah-ı Geylanî gibi sıddıkîn-i muhakkikîn, ism-i a’zamı ayrı ayrı görmüşler. İmam-ı a’zam demiş: “El-Adl, El-Hakem ism-i a’zamdır.”
Şayet her ismin a’zamî bir makamı olmayıp bunu da ism-i a'zam makamında görmeselerdi, her âlimin farklı bir ism-i a'zam telakkisi olmazdı. Zaten ism-i a'zamın gizli bırakılmasının hikmeti, diğer isimlere ve o isimlerin a’zamî makamlarına revaç vermek içindir.
(1) bk. Yirmi Sekizinci Mektup, Sekinci Risale olan Sekizinci Mesele.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü