"Ona ait muhabbetimiz, o hususi dünyamız ayna olduğu ve temsil ettiği güzel nukuş-u esma-i İlahiyeye döner, ondan cilve-i esmaya intikal eder." Buradaki, "cilve-i esma" ve "nukuş-u esma" manalarını açıklar mısınız? Tecelli ile farkları nelerdir?
Değerli Kardeşimiz;
Tecelli: Görünmek ve bilinmek demektir. İlahi kudretin meydana çıkması. Hak nurunun tesiriyle, kulun kalbinde hakikatın bilinmesi şeklinde de anlaşılır. Cilve ile tecelli çoğu kez aynı anlamda kullanılmıştır.
Tecelli, “gaybî hakikatlerin hissedilir hâle gelmesi,” şeklinde tarif edilir ve bu tecelliye cilve adı verilir.
Cilve için de “arifin gönlünde parlayan ilahi nur” da denilmiştir.
Risale-i Nur’dan bir misal verelim:
"…Güneşin bekası onunla değil; belki âyinenin hayatdar parlamasının bekası, güneşin cilvesine tabidir."(1)
Bu cümlede güneşin aynadaki aksine cilve denilmiştir. Yani güneş, aynada tecelli etmiş ve onda güneşin nurundan bir cilve meydana gelmiştir. Bu aksin de, kendine göre bir parlaklığı ve ısısı vardır.
Öte yandan, meselâ, bir ilmî makalede âlimin o görünmeyen ilmi tezahür etmiş yani zahire çıkmış, bilinmiştir. Böylece o yazı, müellifin ilmine ayna olmuştur. Ama o yazının kendisinde, yani harflerinde, mürekkebinde ilimden bir cilve bulunmaz. Bu yazıda ilmin görünmesi, aynada güneşin görünmesinden farklıdır. Bu bir tezahürdür, güneşinki ise bir tecelli, bir cilvedir.
Bununla birlikte, cilve ve tezahür kelimeleri çoğu zaman birbiri yerine kullanılmaktadır.
Nakış: Resmetmek ve boyamak mânasına geliyor. Cenab-ı Hakk’ın isim ve sıfatlarının tecellileribütün kâinatı ve her mahlûku mânâ hükümleri ile resmedip boyamıştır. Nakış, bizzat maddî olarak belirmek, tezahür etmek mânalarına da geliyor. Mesela insanın simasındaki gözü Allah’ın basar sıfatının bir nakşıdır..
Tecelli, mücerred, nakış ise müşahhas bir yansımadır.
Kâinat sarayında teşhir edilen mükemmel ve san’atlı her eser, Allah’ın güzel isimlerinin birer tecellisi, cilvesi ve nakışlarıdır.
Meselâ; bir çiçeğin şekli, Allah’ın Musavvir isminin bir tecellisi ve cilvesidir. Çiçeğin şirin ve tatlı süsleri Müzeyyin isminin, rengi Mülevvin isminin bir cilvesidir. Çiçeğin bünyesindeki intizam, Allah’ın Munazzım isminin bir cilvesidir. Çiçeğin hayatına lazım olan erzakların gelip bünyesine girmesi ve yerleşmesi, Rezzak isminin bir cilvesidir...
Bütün mahlûkat içinde Allah’ın isim ve sıfatlarına en geniş, en câmi ve en mükemmel ayna insandır. Mesela bir çiçekte hatta meleklerde Allah’ın bütün isimleri tecelli etmiyor ama insanda bütün isimler tecelli ediyor. Bu noktada insan, mazhar-ı âzamdır.
"Nasıl ki, esmada bir ism-i a'zam var, öyle de o esmanın nukuşunda dahi bir nakş-ı a'zam var ki, o da insandır."(2)
İnsanın gözü basar sıfatının, kulağı sem' sıfatının, konuşması kelam sıfatının bir cilvesidir; Sureti Musavvir isminin; hayata lazım olan rızkın gönderilmesi ve bedenin ve bedende çalışan hücrelerin beslenmesi Rezzak isminin nakışları ve tecellileridir. Bu isimler gibi, Allah’ın bütün isimleri insan mahiyetinde nakış suretinde tecelli edip cilvesini göstermiştir. Bu nakışların ve tecellilerin hepsi, Allah’ın isim ve sıfatlarına açılan birer pencere hükmündedirler. İnsan bu pencereler vasıtası ile Allah’ın isim ve sıfatlarına intikal ederler.
Hasılı, mevcudatı ve hususi dünyamızı Allah hesabına ve onun harika bir sanat eseri olduğu için sevmeli ve onun muhabbetine vesile etmeliyiz.
Dipnotlar:
1) bk. Lem'alar, On Yedinci Lem'a, On Dördüncü Nota.
2) bk. Sözler, Otuz Üçüncü Söz, Otuz Birinci Pencere.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü