"Parlak, nurani, güzel yüz, hayattar ve manidar bir çekirdek hükmüne geçmiş ki, Hâlık-ı Zülcelal, bir şecere-i tuba-i ubudiyeti ondan halk etmiştir." Silsile-i nübüvvetin şecere-i tubasının; ubudiyetle izah edilmesinin hikmeti nedir?
Değerli Kardeşimiz;
“Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım.” (Zariat, 51/56)
ayet-i kerimesinde geçen ibadet kelimesine Üstad Hazretleri gibi birçok zat da “marifet” manası vermişlerdir.
“Ben gizli bir hazine idim, bilinmeye muhabbet ettim ve mahlukatı yarattım.” (Acluni, Keşfü'l- Hafa, II, 132)
hadis-i kudsisi de bu manayı teyid etmektedir.
İnsan ubudiyet için yaratılmıştır. Bu dersin “Nübüvvetin veçhi olan birinci vecih” diye başlayan bölümünde ubudiyetin muhtelif cihetleri nazara verilmiştir. Yani insan, bu vecihte anlatılan maksatlar için yaratılmıştır ve bu maksatlara göre hareket ettiği takdirde ondan bir şecere-i tuba çıkar.
Ubudiyet kulluk demektir. Nurlarda sıkça nazara verildiği gibi, kulun üç temel vasfı vardır: Acz, fakr ve kusur (naks). İnsan kendisindeki bu mahiyetten gaflet ederse, ibadet vazifesini de yerine getirmez olur. Ubudiyetin manası şu ifadelerde en veciz şekilde ortaya konulmuştur:
"... Aczini bilip kudret-i İlahiyeye iltica, zaafını görüp kuvvet-i İlâhiyeye istinat, fakrını görüp rahmet-i İlahiyeye itimad, ihtiyacını görüp gına-i İlahiyeden istimdad, kusurunu görüp afv-ı İlahiye istiğfar, naksını görüp kemal-i İlahiye tesbihhan olmaktır." (Sözler, Otuzuncu Söz, Birinci Maksat)
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü