"Peygamberlerin ismet sıfatı var, o yüzden günah işlemezler, dolayısı ile Allah'ın sevgili kulu olurlar. Yani Allah onlara ayrıcalıklar vermiş." diyen bir arkadaşıma nasıl bir cevap verebilirim? Risalelerde bu konuda ne deniyor?
Değerli Kardeşimiz;
Peygamberlerin diğer insanlara karşı bir imtiyazları vardır ve bu imtiyazın çok hikmetleri vardır. Mesela, imtiyaz tamamen kalksa, o zaman rehberlik yapamazlar, model olmazlar. Yani peygamberler vahye ve mu’cizeye mazhar olmasalar, bizim gibi sıradan insanlar olurlar ki, o zaman diğer insanlara yol gösterip onları ikna edemezler. Bu yüzden Allah onlara bazı imtiyazlar veriyor.
Peygamberlerin "ismet", "fetanet", "sıdk", "emanet" gibi fıtrî üstünlükleri ve imtiyazları, bize sadık bir rehber olmalarını temin ediyor. Şayet onlar -hâşâ- fısk, hamakat, kizb ve ihanet sıfatları ile alude olsalardı, hem Allah’ın hakkı ile elçisi olamazlardı hem de insanların kalb ve ruh dünyasını aydınlatamazlardı. İmtihan ve hakkaniyet şaibeli olurdu. Bu yüzden Allah, nebilerini insanların üstünde yüksek bir ahlak ve meziyet ile teçhiz etmiştir.
Lakin tamamı ile insanlardan kopuk ve melek gibi bir vaziyet de verilmemiş. Onlar da bizim gibi insandırlar, lakin imtiyazlı insanlardır. Yani müthiş bir denge ve ölçü içinde yaratılmışlar. Ne bütün bütün imtiyazsızlar ne de insandan farklı, melek gibi bir vaziyettedirler.
Peygamberler belki imtiyaz içindeler, ama en büyük imtihanlara, dayanılmaz eza ve cefalara onlar maruz kalmış, en büyük sıkıntıları da onlar çekmişlerdir. Hatta öyle ki, bazen etleri demir taraklar ile taranarak şehid edilmişler. Peygamber Efendimizin (asm) çektiği sıkıntıları zikretmeye gerek bile duymuyoruz.
Her nimetin ve imtiyazın ağır bir de bedeli ve mes’uliyeti vardır. Allah kimseye kaldıramayacağı yükü yüklemez. Allah nebilere güç ve kuvvet vermişse de, ona göre de omuzlarına yük ve ağırlık bindirmiştir. Bütün insanlık toplansa, Allah Resulünün manevî yükünün ve imtihanının altından kalkamaz. Elbette bu yüke, nurla yıkanmış, hikmetle arındırılmış bir kalb iktiza eder. Meseleye serseri bolşevik eşitlik anlayışı ile bakmamak gerekir.
“Ben nefsimi temize çıkarmam; nefis her türlü fenalığı ister; ancak Rabbimin merhametine sığınırım da o beni korur.” (Yusuf Suresi, 12/53)
"Tebük seferinden dönerken Resulullah Efendimiz,'Küçük cihattan büyük cihada dönüyoruz.' buyurdular. Sahabeler şaşırarak,'Bundan daha büyük bir cihat mı var?' dediler. Peygamber Efendimiz (asm)
'“Evet, büyük cihad kulun nefsinin arzuları ile cihad etmesidir.' buyurdular." (Ebu Davud, Müsned, 329.)
Birçok ayet ve hadis, peygamberlerin de nefsi ile mücadele içinde olduğunu beyan ediyor. Peygamberlerin masum ve ismet sıfatına haiz olmaları, Allah’ın muhafaza etmesi iledir. Yoksa nefislerinin olmayışından dolayı değildir. Onlar numune-i iktida ve rehber şahsiyetler olduğu için, Allah onları muhafaza ediyor.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
ALLAH'a en çok kulluk ve ibadet edenlerin peygamberler olduğunu unutmayın, biz rahat döşeğimizde sabahlara kadar uyurken peygamberler sabahlara kadar ibadetle meşguldü, nefislerini şeytanlarını yenip, cüz'i ihtiyarlarını sarf ederek ibadet ediyolardı, peygamberimiz, benim şeytanım Müslüman oldu demiştir. Hz. Aişe (r.anha) anlatıyor: Peygamberimiz (asm) geceleri mübarek ayakları şişinceye kadar ibadet ederdi. Ben kendisine,
“Ey Allah'ın Resûlü, geçmişte işlenmiş ve gelecekte işlenmesi muhtemel bulunan günahlarını Allah Teâlâ bağışladığı halde niçin bu kadar yoruluyorsunuz?” dedim. Peygamberimiz (asm):
“Ya Aişe, Allah'a şükreden bir kul olmayayım mı?” buyurdu.