Rahman sûresinde "Merace’l-bahreyn" ifadesinin geçtiği ayetin, ehl-i velayet tarafından vird edinildiği ifade ediliyor. Bu ayette bir iltica ve yalvarış yok ki, vird edinilsin? Bahr-i rububiyet ve bahr-i ulûhiyeti nasıl anlamamız gerekir?
Değerli Kardeşimiz;
Ayetler Allah’ın kelamı olduğu için, daima dua ve zikir makamındadırlar. Ayetin doğrudan dua ve zikirle alâkalı olmaması vird edilmesine mâni değildir. Zaten dua ve zikirde, mânadan çok, lafzın menba ve me’hazının kudsî olması esastır. Yani söz Allah ve Resulü (asm)'ne ait ise, onun muhtevasının ne olduğu çok mühim değildir, dua ve zikir makamında okunabilirler. Herhangi bir ayeti alıp kendimize hususî bir vird yapabiliriz, bunun dinen bir mahsuru yoktur.
Bahr, büyük deniz demektir. Kâinat da büyük bir okyanustur; tedbir ve terbiye eden Allah’ın rububiyet sıfatıdır. Yani Allah’ın Rab isminin büyüklüğüne ve her şeyi ihata ettiğine işaret etmek için bahr bir teşbih olarak kullanılıyor.
Aynı mâna ulûhiyet sıfatı için de geçerlidir. İlahlığın lâzımı olan sonsuz ilim, nihayetsiz kudret ve mutlak irade gibi sıfatların tümüne bahr-i ulûhiyet denilmiştir. Yani bahr kelimesi kullanıldığı yere göre hüküm ve mâna alıyor. Allah hakkında kullanıldığı zaman O’nun azamet ve kibriyasına bir unvan ve teşbih olurken, insan için kullanıldığında da onun ibadet cihetinin de ne kadar geniş ve yüksek bir fıtrata ve mahiyete sahip olduğuna işaret ediyor.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü