"Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, Hazret-i Ali‘nin (r.a.) hilâfetini arzu etmiş. Fakat gaipten ona bildirilmiş ki, murad-ı İlâhî başkadır. O da arzusunu bırakıp murad-ı İlâhîye tâbi olmuş." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Bu ifadeler sadece Üstad'ın kendi şahsi fikri değildir; Ehl-i sünnetin görüşünün bir özetidir:
“Ehl-i Sünnet ve Cemaat der ki: 'Hazret-i Ali (r.a.) Hulefâ-i Erbaanın dördüncüsüdür. Hazret-i Sıddık (r.a.) daha efdaldir ve hilâfete daha müstehak idi ki, en evvel o geçti.'"
Şu ifade de bir nakildir:
“Âl-i Beytten bir kutb-u âzam demiş ki: 'Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, Hazret-i Ali'nin (r.a.) hilâfetini arzu etmiş. Fakat gaipten ona bildirilmiş ki, murad-ı İlâhî başkadır. O da arzusunu bırakıp murad-ı İlâhîye tâbi olmuş.'”
Hz. Ali’ye iki cihetten bakmak lazım: Bir ciheti kendi şahsî kemalatı; diğer ciheti ise Âl-i Beyt denilen nurlu kafilenin kemalatının temsilcisi olmasıdır. Şahsî kemalat açısından “Bütün ehl-i hakikat, Hazret-i Ebu Bekir ve Hazret-i Ömer'i (r.a.) takdim ediyorlar (daha önde buluyorlar). Hizmet-i İslâmiyet'te ve kurbiyet-i İlâhiyede makamlarını daha yüksek görüyorlar.”
“İkinci nokta cihetinde, Hazret-i Ali (r.a.) şahs-ı mânevî-i Âl-i Beytin mümessili ve şahs-ı mânevî-i Âl-i Beyt bir hakikat-i Muhammediyeyi (a.s.m.) temsil ettiği cihetle, muvazeneye gelmez.”
Peygamber Efendimizin (asm.) Hz. Ali’ye olan muhabbeti ve ilgisi Hz. Ali’nin sırf şahsî kemalatı açısından değil, aynı zamanda temsil ettiği Âl-i Beyt adınadır.
Habib-i Kibriya Efendimizin Hz. Ali’nin Halife olmasını arzu etmesi sadece kan bağından dolayı değildir. Zira bu;
“Allah katında en şerefliniz, en ziyade takvâ sahibi olanınızdır." (Hucurat, 49/13.)
Hakikatine zıttır. Üstad Hazretleri bunu sebebini de şöyle izah ediyor:
“Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, gayb-âşinâ nazarıyla görmüş ki, Âl-i Beyti, âlem-i İslâm içinde bir şecere-i nuraniye hükmüne geçecek. Âlem-i İslâmın bütün tabakatında, kemâlât-ı insaniye dersinde rehberlik ve mürşidlik vazifesini görecek zatlar, ekseriyet-i mutlaka ile, Âl-i Beytten çıkacak.”(1)
Bu yüzden Al-i Beytin başı olan Hz. Ali’ye ilgi göstermiş. Bu hakikati teyid eden mükerrer rivâyetlerde ferman etmiş:
"Size iki şey bırakıyorum; onlara temessük etseniz necat bulursunuz: biri Kitabullah, biri Âl-i Beytim."
Çünkü, Sünnet-i Seniyyenin menbaı ve muhafızı ve her cihetle iltizam etmesiyle mükellef olan, Âl-i Beyttir.
(1) bk. Lem'alar, Dördüncü Lem'a.
Daha geniş bilgi için tıklayınız:
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar