"Revaç vermek ve galebe ettirmek ve müstahak oldukları şan ve şeref ve ezvak ve inâyetlere mazhar etmek" konularını açar mısınız?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Risale-i Nur şakirtleri, hizmet-i Nuriyeyi velâyet makamına tercih eder; keşif ve kerâmâtı aramaz ve âhiret meyvelerini dünyada koparmaya çalışmaz ve vazife-i İlâhiye olan muvaffakiyet ve halka kabul ettirmek ve revaç vermek ve galebe ettirmek ve müstahak oldukları şan ve şeref ve ezvak ve inâyetlere mazhar etmek gibi, kendi vazifelerinin haricinde bulunan şeylere karışmaz ve harekâtını onlara bina etmezler. Hâlisen, muhlisen çalışırlar, 'Vazifemiz hizmettir, o yeter.' derler."(1)

Üstadımız burada Nur talebelerinin talip olacağı değerleri özetlemektedir.

"Risale-i Nur şakirtleri, hizmet-i Nuriyeyi velâyet makamına tercih eder; keşif ve kerâmâtı aramaz ve âhiret meyvelerini dünyada koparmaya çalışmaz" Nur talebeleri Allah rızası için çalışır, manevi zevk ve makamları aramazlar. ahirette kendilerine verilecek meyveleri, -keşf ve kerameti bizzat ve kasten istemekle- dünyada yemeye tenezzül edip zarara girmemelidirler.

"Vazife-i İlâhiye olan muvaffakiyet ve halka kabul ettirmek" Nur talebeleri Allah'ın elinde olan ve Allah'ın takdiriyle gerçekleşen muvaffakiyet ve halkların bu hakikatleri kabul ettirmesi konusuna girmezler. Vazifeleri olan iman hakikatlerini neşrederek neticeye kanaat ederler.

"Revaç vermek ve galebe ettirmek ve müstahak oldukları şan ve şeref ve ezvak ve inâyetlere mazhar etmek gibi,"

Revaç, bir şeye karşı rağbet, ilgi ve alaka göstermek anlamına geliyor. Allah dostları insanların kendilerine ilgi, rağbet ve alaka göstermesini istemezler, sadece Allah’ın rızasını düşünürler. Hatta insanların ilgi ve alakasını ihlasa zarar veren bir düşman telakki ederler.

Galebe ettirmek, ister kafirlere karşı galip gelmek şeklinde olsun, ister batıl görüşlere karşı üstün gelmek anlamında olsun, ister nefislerine galip gelmek manasında olsun; Allah dostları galip gelme noktasına değil hizmet ve gayret noktasına odaklanırlar. Bazıları hizmet ve gayrete değil, galip ve üstün gelmeye önem verip bütün dikkatlerini oraya sarf ederler, mağlup olduğu zaman da davasından soğurlar. Allah dostları galip ve üstün gelmeye değil, hizmet ve gayrete önem verirler. Mağlup olsalar da şevkleri her daim devam eder.

“Müstehak oldukları şan ve şeref ve ezvak ve inayetlere mazhar etmek” Allah dostları şana şerefe, zevk ve nimetlere göre değil, sadece ihlas ile hizmet etmeye odaklanırlar. Onlar samimi hizmetlerinin karşılığında şan ve şeref, zevk ve çıkar gibi dünyevi menfaatler gözetmezler, onlara ilgi duymazlar, onların tek talebi Allah’ın rızasıdır.

"Kendi vazifelerinin haricinde bulunan şeylere karışmaz ve harekâtını onlara bina etmezler. Hâlisen, muhlisen çalışırlar, 'Vazifemiz hizmettir, o yeter.' derler." Nur talebeleri yukarıda sayılan meselelere karışmaz ve neticeye odaklanmazlar. Vazifeleri olan iman ve Kur'ana hizmeti esas tutarlar. Bunu da kendilerine en büyük şeref ve makam olarak görürler.

(1) bk. Kastamonu Lâhikası, 168. Mektup.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...