Sözler’i müştakların ellerine yetiştiren kardeşim Bekir Ağa’nın fıkrasıdır.

Elimizdeki hakaik-i Kur’âniyeyi câmi Nur risaleleri, her an ve zaman bizi tarîk-i hakikatin nurlarına istiğrak ederek, şu zaman-ı hâzıranın ehl-i imanın kalbine verdiği ıztırabı izale etmektedir.

Hakka şükürler olsun ki, ehl-i imanın üzerine musallat olan ve gayr-ı kabil-i tahammül olan hâlât karşısında, iman ve irşadın nuranî dairesi dahilinde, hak ve hakikate lâyık bir vazifede istihdam ediliyoruz. Şu zamanda yegâne medar-ı tesellîmiz olan şey, ancak Erhamü’r-Râhimîn’in, tavassutunuzla bize kavuşturduğu hakikatlerdir. Lisanım, şükranlarıma tercüman olamıyor. Ne söyleyeceğimi bilmiyorum. Ancak söyleyebildiğim şey, beklediğim ümit, benim ve ehl-i imanın, bilhassa risalelerle alâkadar kardeşlerimin iki cihanda mesrur olmalarını ve bilhassa başta Üstadımızın kudsî ve pek azîm hizmetinden, Hâlık-ı Kâinat Hazretlerinin razı olmasını temenniden ibaret kalıyor. Bugünkü ahvâl-i müessifeden müteessir olmamak mümkün değil. Allah iyi yapar, inşaallah. Ben câhilim, bu kadar yazabildim. O Sözler’in kıymetini tariften âcizim. Ne kadar yazsam, o eserlerin kıymetinden binde bir nebzesini gösteremez.
Talebeniz
Emrullah oğlu Bekir

• • •
Önceki Risale: ( 107 ) / Sonraki Risale: ( 109 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âciz : güçsüz
ahvâl-i müessife : teessüf ve üzüntü verici hâller
alâkadar : alâkalı, ilgili
azîm : büyük, yüce
bilhassa : özellikle
câmi : içine alan
cihan : dünya
ehl-i iman : Allah’a ve Allah’tan gelen herşeye inanan kimseler, mü’minler
Emrullah oğlu Bekir :
Erhamü’r-Râhimîn : merhametlilerin en merhametlisi olan Allah
fıkra : kısa yazı
gayr-ı kabil-i tahammül : tahammül etmesi mümkün olmayan
hak ve hakikat : doğru ve gerçek; asıl, esas
Hak : herşeyi hakkıyla yaratan, varlığı hak olan ve her hakkın sahibi olan Allah
hakaik-i Kur’âniye : Kur’ân’ın hakikatleri, gerçekleri
hakikat : gerçek, esas
hâlât : durumlar, hâller
Hâlık-ı Kâinat : evreni ve bütün varlıkları yaratan Allah
inşaallah : Allah dilerse
irşad : doğru yol gösterme
istiğrak etmek : batırmak; daldırmak
istihdam edilmek : çalıştırılmak
izale etmek : gidermek, ortadan kaldırmak
kudsî : kutsal
lisan : dil
medar-ı tesellî : teselli kaynağı
mesrur : mutlu
musallat olan : sataşan, saldıran
müştak : arzulu, istekli
müteessir olma : üzülme
nebze : parçacık
Nur risaleleri : Risale-i Nur
nuranî : nurlu, parlak
risale : küçük çaplı kitap; Risale-i Nur’un her bir bölümü
Sözler : Risale-i Nur için kullanılan diğer bir ad
şükran : minnettarlık, teşekkür
şükür : nimeti veren Allah’a karşı minnet duymak, teşekkür etmek
tarik-i hakikat : hakikat yolu
tavassut : vasıta, aracı olma
temenni : dileme, isteme
yegâne : tek
zaman-ı hâzıra : şimdiki zaman
Yükleniyor...